• arkadaşlar korku oyunların keyif alan biri olarak belirtiyorum ki, oyun çok ama çok iyi.

    sesler ve görsel insanı inanılmaz etkiliyor. topdown oynanışı olduğuna bakmayın, başta geceleri olmak üzere insanı acayip geriyor. bunu söylüyorum çünkü birçok kişinin korktuğu oyunları tek başıma gözümü kırpmadan oynayan biriyim. bu oyunda diğerlerinde olduğum gibi sakin kalamıyor insan. uygun fiyatıyla gerçekten kaçırılmaması gerek bir oyun olmuş.

    darkwood steam sayfası

    oyunu bitirdiğimde detaylı bir inceleme burada olacak.
  • çok iyi oyun. alışılmışın dışında, tırstıran, rahatsız eden bir oyun. bir anda iyi adamı kontrol ederken bir bakmışsınız kötü adamı kontrol ediyorsunuz. hikayesi de zira öyle.

    lakin keşke biraz hilesi milesi olsaydı. takılıp kaldım ve her gece gelenler öldürüyor beni.
  • klişe olacak lakin, gece vakti asla oynanılmaması gereken oyun.

    özellikle oyunda gece olunca barınağı savunurken aklınızı yitirmeniz olası. * yerinizden kıpırdamadan, ses çıkarmadan, titreyen ve her an sönmesi olası ışık dışarı sızıp her türlü gece avcılarına yerinizi belli etmesin diye her yeri barikatlerle kaplayıp pür dikkat korku içinde bir odanın içinde beklerken, bir uğultu duyarsınız ve odadaki eşyalar hareket kendiliğinden etmeye başlar, barikatler kendiliğinden kırılır, ışıklar söner... uzun zamandır bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum.

    --- spoiler ---

    oyun gayet uzun, bütün questleri yapmasanız bile baya uzun. ayrıca oyunda gerçek ve yalan iki son bulunuyor. gerçek son ne kadar epikse, yalan son da o kadar mutlu ve yüzeysel.

    --- spoiler ---

    beni tek rahatsız eden, oynanış ve kontroller oldu. cheat engine olmasa saçımı başımı yolardım. zira 3 saniyeden fazla koşamayan, koşarsa 3 saniyede dinlenebilen, nişan alamayan zıplayamayan, kaçamayan, kendi koyduğu kapana kısılabilen kıt zekalı ve hantal birini kontrol ediyorsunuz. mantarlarla seviye atladıkça kazandığınız özellikler kaybettiğiniz özelliklerden daha az ya da hiç değmez. şöyle anlatayım: günde bir kere haritada yerinizi işaretleyebiliyorsunuz ancak bunun bedeli olarak daha hızlı yorulacaksınız. zaten koşamayan adam daha da az koşacak. özetle level atlamamak çok daha eftal. hayatta kalma oyununda basit bir balta yapımı için oyunun son act ine geçmek zorunda olmak da ayrı saçmalık.
  • şu şarkısıyla tanıdığım grup. ankara'da neden tanışmadım diyorum, tam ankara'da dinlemelik grup.
  • atmosferi çok sağlam yalnız dövüş mekaniğini hiç sevmedim, silahınızı kaldırıp vurmak çok yavaş. bu arada oyuna resmi olarak türkçe dil desteği geldi https://steamcommunity.com/…ail/1591379507766218628
  • bugun isyerinde afedersiniz torrent kasarken daha onceden not etmis oldugum icin nasil bi sey oldugunu unutarak afedersiniz indirdim. bu neydi lan acaba karanlikli maranlikli umarim zombili bi sey degildi bu diyip alcohol120nin verdigi yetkiye dayanarak kurdum ve... abi oyunu durdurup bir sigara icmeye gidisim var sanki o ormandaki adam benim. boyle bir stres heyecan dert kasavet hesaplasma... o demir boruya bi suru tahta alir pencereleri kapatirdim hay aklima tukuriim kuyu da kurudu ne bok yicez mermilerin hepsini kopeklere harcadik geriye iki kopek daha kaldi nasil halletcez neyse donunce civili sopa yaparim pencerenin birini sokup diye dusunerek sigarayi yemis bitirmisim. uyandiktan sonra artik tertemiz bir baslangic yaparim diye hayal ediyorum. temiz ama ha bak ahahahs sanki mumkunmus gibi.
  • huananavradınskim dedirten oyun.

    korku, gerilim *, ümitsizlik...deli oldum bildiğin. az ara vereyim lan bu ne ?

    kafayı sıyırmak, gerim gerim gerilmek, üğeeğğ diye tırsmak istiyorsanız oynayın.
  • çok özel bir oyun olarak anabilecekken, muhtemelen yapımcısının deneyimsizliği ve yaşadıkları imkansızlıkların kurbanı olduğunu görmemle beni biraz üzmüş yapım.

    darkwood herşeyden önce saygıyı hakeden bir oyun. daha önce cryostasis ve pathologic 2 (henüz oynamamış olsamda öyle olduğu söyleniyor) gibi yapımlarda gördüğümüz slavic horror tarzını benimseyen ve hakkını vermek gerekiyorki hem atmosfer hemde az ama öz gelişen donuk hikaye anlatımıylada bunu iyi başarabilen bir kumaşa sahip. umutsuzluğun kol gezdiği havası, güvenilmez karakterlerle kurduğumuz tehlikeli ittifaklar, saykodelik diyaloglar falan baya iyiydi ve bana bu yönleriyle sanki dark souls(1) ile sanitarium'u survival horror kalıbında nasıl eritiriz diye düşünmüş olabilecekleri izlenimini uyandırdı. karakterleri ve çizimleri, diyaloglar, kamera açısı gibi yönleriyle hafif bir sanitarium havası alsamda, daha baskın olan tat; ümitten yoksun ve tekinsiz atmosferi, önceki kayıta dönmeyi engelleyerek oyuncuya ne edersen onu bulursun tedirginliğini yaratması, yavaş karakter hareketleri ve zor combatı, acımasız ve oyuncunun elinden tutmayan deneme-yanılmaya dayalı oynanışı gibi yönleriyle izometrik dark souls idi.

    oyun birçok yönden tutkuyla inşa edildiğini zaten hemencecik ele veriyor. ancak birkaç büyük eksiye sahip olmasıyla -ne kadar kendimi devam edebilmek için zorladıysamda- kendisini bana tam olarak içselleştirtemedi, oyunu zihnimde istediğim konuma yükseltemedim..

    şimdi öncelikle oynanıştaki acımasızlığa bir tepkim yok, evet oyun baya zor ve hiç yardımcı olmuyor nerdeyse ama buna eyvallah. fakat bu zulüm yetmiyormuş gibi oyun başından sonuna kadar aşırı derecede karanlık ve nerdeyse hiçbir rengin olmadığı bir görsel sunuma sahip. oyunda renk yok, ışık yok. gözünüzün önünü göremiyorsunuz. bulmaya çalıştığım sırt çantamın dibinden haberim bile olmadan 50 sefer geçtim gittim. aşırı karanlık ve renksiz ortam yetmiyormuş gibi birde sadece karakterinizin baktığı yeri birkaç metre görebiliyorsunuz. ulan bak bu kadar zalimliğe bile eyvallah ama bari bunu 15-20 saat boyunca yapma. düşünün 15 saat boyunca kapkaranlık, tekinsiz, renksiz ve sadece karakterin baktığı dar açıdan 3 metre önünüzü görebildiğiniz bir yapımı deneyimliyorsunuz, ben bir yerden sonra artık buhran geçirdim. işte oyunun tüm pozitif yönlerini silip süpüren majör eksi nedirin cevabı budur. hayır illa bu şekilde atmosferi oluşturmak istiyorum diyorsan yine oluştur ama bunu baştan sona full kesintisiz değil, belli başlı yerlerde, kritik kırılma noktalarında falan verki bir anlamı olsun, akılda kalsın..öbür türlü sıradanlaşıyor ve sıkılmamıza neden oluyor. devam edeyim, daha öncede yazdığım gibi oyunda gizem hissiyatı ön planda ve çok doğal olarak bu da merak etmenize neden oluyor ama o da ne? birazcık etrafa bakayım, keşfedeyim diye çıkıyorsunuz ancak birkaç dakika içinde gündüz sona eriyor ve haritanın en ucunda olsanız bile mecburen sığınağınıza haldır huldur koşturmak durumundasınız. ya bak yine koştur beni sığınağa ama şu gündüzleri biraz daha uzun yapta oyunun tadını çıkarabileyim, en az 3 katı daha uzun sürmesi gerekiyordu gündüzlerin... beni her defasında hammallığa mecbur edince iyi bir korku oyunu olmuş olmuyorsun, eğlenceden ödün vermiş oluyorsun sadece. oynanıştaki onca harikulade ince düşünülmüş detaya ihanet etmenin sebebi neydi? böyle aşırı iyi olabilecekken yanlış tercihlerle söndürülmüş oyunları gördüğümde içim cız ediyor. ya oyunda gündüz oluyor ama geceden hiçbir farkı yok. biraz ışık, biraz renk. güya ormandayız her taraf ağaç dolu ama ne yeşil ne de başka bir renk göremiyoruz. böyle yapınca daha mı gerilimli oluyosun yani. bırakın bu ucuz numaraları, görsel kısıtlamayla korku oyunu yapma devri bitsin artık. kaldıki darkwood'un temelindeki malzemenin kalitesi buna yeterde artardı bile, resmen kendi elleriyle kendi yaptıklarını bozmuşlar gibi olmuş.

    neyse.. bu da böyle işte yarım kalan bir hikaye oldu benim için. ama yinede o dökülen emeğin hatrına bir bakılabilir. ben ki hayatta kalma türünden nefret ederim -ki bu oyunu oynama nedenimde korku oyunu olmasıydı ama oyun korku oyunundan daha çok hayatta kalma oyunu, eyvallah yinede- beni bile bir yerden yakaladı yani. çok güzel ve dengeli bir kaynak yapılandırması var oyunun. ne ölüp bitiyorsunuz ne de rahata eriyorsunuz. tam olması gerektiği gibi bir yaşam mücadelesi sunuyor, işin olumsuz yanı bunun oyunun ana türü olması. yani resident evil serisindeki gibi korkuyu ve hikayeyi yaşamaya çalışırken hayatta kalmaya uğraşmıyorsunuz, hayatta kalmaya çalışırken korkuyu ve hikayeyi tadabilmek için efor sarfediyorsunuz resmen. şahsen re serisindekini daha çok tercih ederim.

    hey gidi gündüzleri kısa geceleri tatsız darkwood, böyle mi olacaktı sonumuz.
  • boynuma agri girdi kasilmaktan, allah belasini versin boyle oyunun.
  • 1996'da ilk pc'im den beri oyun oynarim, tahta karestenin bu kadar önemli oldugu bir oyun daha görmedim. dördüncü günün sonunda bütün pencereleri kapatip, rahat bir uyku cekmenin zevki anlatilamaz.

    amnesia 1-2, outlast gibi oyunlari oynadim. gerilim faktörünü hemde kiytirik cözünürlük ve 2d etkisine ragmen bir tek alien isolation gibi bir basyapitla karsilastiririm.

    emegi gecenlerin eline saglik, metacritic 8.3 userscore'a ulasmis, son zamanlarin en underrated oyunu.
hesabın var mı? giriş yap