1003 entry daha
  • duruma göre, süresine göre, ruh halinize göre bu ortamlardan alacağınız huzur ve haz değişir. ufku açık bir deniz manzarası benim ruhumu tazeler mesela fakat ne kadar uzakta olursa olsun suyun karşı tarafında ışıklar görmek, canlılık olduğunu bilmek isterim. veya sırf deniz göreceğim diye 20 katlı bir apartmanın en tepesinde kuleye kapatılmış rapunzel gibi yaşamak istemem. ormanda gezintiler yapmayı, piknik yapmayı, ormanı seyretmeyi çok severim. ama evimin balkonunun yekpare bir ormana bakması the shining'e bağlamama sebep olabilir. açıkçası bir koala veya sincap olmadığımız için veya kadir inanır'ın meşhur yaban karakterine bürünmediğimiz müddetçe devamlı yeşil bir ormanı seyrederek nasıl huzur bulunur ben pek anlamıyorum. bunun yerine birbirinin ışığını kesmeyen ve balkona çıktığında kimsenin kimseyle burun buruna gelmediği mesafede, belli aralıklarla inşa edilmiş kısa kısa apartmanlardan oluşan, kaldırımlarında belli aralıklarla ve uzun ağaçların yer aldığı ve o ağaç dallarının evin penceresinden direkt gözüktüğü, canlılığının ve sakinliğinin ideal dengeyi yakaladığı, sokağın ucunda denizin gözüktüğü önü ve ufku açık bir evde oturmak bana huzur verir mesela. ha böyle bir ev var mı yok u o da benim sorunsalım. bu başlıktaki gibi "sorunsallar" her ne kadar bu keşmekeşten huruç eyleme eğilimlerimizi kaşısa da, şehir insanıyız vesselam.
2104 entry daha
hesabın var mı? giriş yap