• 1.

    bir balondan nefes almayı geçtim artık. kıllar geliyor gözümün önüne sadece. kıl var suda, toz var, artık var, saflık var. sadece tuzlu suyun içinde var.

    tuz var kıl var. yapış, yapış. boğuluyorum abi.

    nefes alamıyorum, hareket edemiyorum.

    biraz mavi, bol bol beyaz ki, ... ( bu bir sahne olsaydı kemanlar çalardı ve heheh onları da tek bir damla ile mavi yapardık :))

    güneş var mesela beyazı sarı yapan.
  • 2.

    korku kazansın diye mi var sirenler? duvarların gücü maddi değil ki. kendini nasıl bilemez insan?

    eğitelim dedik,

    eğitim aklı kullanmayı öğretmeliydi, geleceği güvence altına almayı değil. yine yoldan saptık.

    böyle böyle yürüyoruz işte, adımlarımıza fazlasıyla güvenerek.

    adımları da biz atıyoruz hani, bu kadar eminiz!
  • 3.

    karardı hava bir anda çünkü evrendeki pozisyonumuz gereği artık ışık olmamalıydı.

    - bu daha iyi...

    ışık bir tane miydi?

    hayır ama derinlik vardı.
  • 4.

    kendine olan bir tepki miydi? kendini aşağılarken kendine boyun eğmek gibi bir acizlik mi bu? kararsızlık.
  • 5.

    en son unuttuğum şey neydi?

    bir ile ilgileniyordum en son, hangi rakamdan önce geldiğini hatırlamaya çalışıyordum.
  • 6.

    dikenlerim var benim, içime doğru uzamışlar.
    hareket ettikçe batıyor, battıkça kanıyor, kanadıkça acıyor. acıdıkça tepki veriyorum. tepki verince yine batıyor. battıkça yine kanıyor ve yine acıyor ve yine tepki ve...

    savunma mekanizması.
    neye karşı?
  • 7.

    - nedir avucunda sakladıkların?
    - vazgeçtiğim her şey.
    - neden atmıyorsun onları?
    - yok olmaktan korkuyorum.
  • 8.

    bir ayna buldum, geçtim karşısına.
    aynada gördüğüm, kocaman bir boşluğun içinde tek bir ışık. etrafını aydınlatmayan, karanlıkta kalmış bir ışık. küçücük bir nokta. parlıyor ama etrafını aydınlatamıyor. çevresi karanlık. ışığın kaynağı da belli değil üstelik. dikkatle bakıyorum içini görebilmek için ama o etrafına yansımayan, faydası olmayan parlaklık benim gözümü acıtıyor. canımı yakıyor.

    gözümü kapatıyorum, acı azalıyor. bir süre sonra yok oluyor.

    gözümdeki kamaşma geçince, cesaretimi toplayıp tekrar bakıyorum ama faydası yok. öylesine parlak ki mümkün değil bakabilmek.

    bir süre sonra boşlukta kayboluyor. karanlık aynı karanlık. kocaman bir boşluk.
  • 9.

    soyut ve somut ayrımını yapamadığım anlarda benim gerçeklerime soyut diyen insanlar duyuyorum. duyuyorum ama dinlemiyorum. dinlesem ne olurdu ki, anlar mıydım?
    - hiç sanmıyorum.
    - kendini dinlemekten aciz bir insan neden başkasına kulak versin? bu saçma olurdu.

    kafam öylesine dolu ki, ben bile sığamadım içine. kapıyı yumrukluyorum ama cevap aynı.
  • 10.

    kaç sigara içtiğimi hatırlamıyorum. ciğerlerim ağrıyana kadar içtim.

    -demek hissediyorsun?

    hep hissettim, ne yaşadığımı, ne olduğunu, ne olamadığımı, kaç cümle kurduğumu da hissettim kaç sigara içtiğimi de. benim aklıma takılan, sigara mı daha zararlı yoksa kelimeler mi?

    sigara bittiğinde küllüğe basıp unutuyoruz, düşünmeden izmaritleri. peki ya kelimeler? kelimeler bittiğinde nereye söndüreceğiz onları?
hesabın var mı? giriş yap