• beyin olmasaydı zeka nasıl ölçülürdü?
  • kendi etrafında dönmüyorsa bile güneş ışınlarının geliş açısına göre yıldız etrafında ki döngü hesaplanarak zaman ölçülebilirdi, yaşlanma söz konusuysa bu süreç üzerinden de gidilebilirdi. bilemeyeceğim.
  • akla ümit yaşar oğuzcan'ın şiirini getiren başlık (bkz: milyon kere ayten)
    "şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum
    ayten üstüne
    saatim her zaman ayten'e beş var
    ya da ayten'i beş geçiyor"
  • benim 5 dakika da bir çişim gelir.
  • bir anket ve deney grubu kontrol grubu kurularak bir deney düzeneği yapılırdı tüm insanların davranışlarında verimliliğin düşüşü gözlemlenir ve ardından uyku ihtiyaçları baz alınarak yeni bir zaman oluşumuna gidilirdi
  • memlekette bu kadar çok dönek varken elbet bi şekil ölçülürdü. zaman onların zamanı.
  • biz zamanı dünyanın dönmesiyle olcmuyoruz ki. (bkz: atom saati)(bkz: artık yıl)
  • yerçekimi ile ölçmek güzel yöntemdir. yerçekimi sabit (hemen hemen), kullanacağın su ya da kumun özkütlesi, hacmi belli. kullanacağın düzeneğe göre ölçüm yapmak mümkün olurdu.
    sabah - akşam döngüsü olmasaydı bile eninde sonunda uyku - uyanıklık döngüsünü kullanarak yerçekimi saatini ayarlamak mümkün olurdu.

    beyin fırtınası olması için biyolojik saat de düşünülebilir. mesela bir gram taze ekmeğin küflenmeye başlaması için gereken zaman. buna göre 1 gr sonra buluşuruz, 5 gr sonra okul bitecek vs... gibi birim de uydurmak mümkün.

    çobanlar çoğunlukla mesafeleri (dolayısı ile zamanı da) sigarayla ölçer. “dayı bilmem ne tepesine ne kadar yol kaldı?” diye sorarsanız “3 sigara içimlik yolu var” cevabı muhtemeldir. bu da hem mesafe hem zaman hakkında fikir verir.

    çok daha net ölçüm için gökyüzünde bir pulsar bulup bunu saat gibi kullanmak da mümkün.

    sen yeter ki zamanı ölçmek iste, gerisi kolay.
  • hareket yoksa, zaman da yoktur.

    (bkz: fizik)
  • zamanın diğer uzay boyutlarından ayrı olarak varlığı, fizikçiler arasında kadim bir tartışma konusu olagelmiştir.. nihayet einstein, görelilik teorisi’nde uzay-zamanın bir bütün; yani aynı kumaşın, aynı dokunun parçası olduğunu göstermiştir. çoğu fizikçi zaman kavramını termodinamiğin ikinci kanunu gereği evrenimizde entropinin sürekli surette artmasıyla ilişkili olarak tanımlar. entropi yani düzensizlik arttıkça nesneler bozunarak daha az düzenli yapılara dönüşür, canlı hücrelerse giderek işlevlerini kaybeder ve ölür.

    bu tersine çevrilemez düzen, varlığına anlam arayan her bilince sanrısal olarak, geleceğe doğru akıp gitmekte olan birşeyler olduğu fikrini düşündürür. oysa zaman dediğimiz şey, entropinin artışıyla nedensellik ilkesinin işlemesinden başka birşey değildir.
    son olarak, şayet dünya dönmeseydi, uzaktaki bir yıldız ışığının yaptığı yalpayı, en küçük zaman birimimiz alarak farklı bir zaman yapılanması kurardık muhtemelen. zira insanın kendini kandırmasının yolları ebediyen tükenmeyecektir.
hesabın var mı? giriş yap