113484 entry daha
  • makyajımı temizlemeden yattım bu gece. ne kirpiklerimin dökülmesi ne de gözlerimin morarması umrumda.
    ara ara dünyadan kopmalarıma yine yenileri ekleniyor; sebebini anlayamıyorum birden, ansızın, her şey iyiyken bir bakıyorum iç dünyam tepetaklak.. fiziksel hastalığım da devam ediyor, iştahım yok, iyileşmek yerine artan bir öksürük, uyutmuyor; hatalarımı düşünüyorm. ben niye uzağım bu kadar her şeyden?
    rüyalarım... yine başladı; kovalamaca, kaçma, kaybolma, düşme, hiç tanımadığım yüzler, çıkmaz sokaklar.. ağlamak istemiyorum.. kendimi bir omuza bırakmak saatlerce konuşmak istiyorum.
    sarhoş olunca güzelleştiğimi o zamanki gülüşlerimin bana yakıştığını düşünüyorm mesela. kendim olduğum, çocuk şarkıları söylediğim, yağmurda dans ettiğim, aşık olduğum zamanları seviyorum. beni yeniden öpsün istiyorum..
    dayanabiliyor oluşuma da kırgınım.

    ve
    ben,
    hiçbir fotoğrafa, kalbe sığamıyorum..
  • düşüncelerim başıboş, yüreğim başka yüzyıllarda çoktandır.
  • okumayi, arastirmayi ne kadar sevsem de kesinlikle is kadini degilim. fazla anac ruhum kariyeri icine sindiremiyor. ustelik en anac mesleklerden birini yapiyorum. kendimi ne kadar sicak para, ekonomik özgürlük, kendi ayaklari ustunde durma diye ikna etmeye calissam da her an 'bitse de eve gitsem' diye dua ederken buluyorum.

    çözüm emeklilik *
  • az önce sokaktaki bir aracı trafik polisi çektirdi. sahibi adına üzüldüm. ceza da kestiler. acep niye. çekici ücretini de alacaklar mı ki.
  • sadece çaylak entrylerini favlıyorum. nedense aynı başlıklarda geziyorum. ve bazen burada girilen o günün tüm entrylerine bakıyorum. bazı kişilerin entryleri internetten ve bazı kitaplardan alınma ama yine de favlıyorum :)

    edit: şimdi fav atmıyorum anlaşılmasın diye:))
  • benim hevesimi kırmayın n’olur, kendimi yıkmak için uğraştığım duvarları yeniden örerken buluyorum.
  • yalnızlıktan bu kadar nefret edip, yalnızlığı bu kadar sevmek ancak benim gibi bir ruh hastasına yakışabilirdi.

    ''ey insanlar
    ey gecede unutulmuşluğumun yargıçları
    iğrenerek öpüyorum parmaklarınızı, iğrenerek.
    hepinizi kucaklıyorum ilkin,
    ağzınızı dudaklarınızı dişlerinizi öpüyorum.
    bilmiyorsunuz, ben kendimi öpüyorum.''
  • "biri saksımızı çiğneyip gitti, biri duvarları yıktı
    camları kırdı, fırtına gelip aramıza serildi
    biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri, her şeyi kötüledi
    bizi yaraladı , biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı
    biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu..."
  • siz hiç bulutlara dokundunuz mu?
    ben bugün dokundum. alacalı gün batımında güneşi ardına almış, tek şeritli bir yolun kıvrımlarında süzülen köpük köpük bulutlara uzattım elimi. gökten uzatıp elini, elime dokunan bulut değil de tanrıydı sanki. ve ben, ademin ruhuna can üfleyen tanrının sıcaklığını hissettim; bilinemezcilik sınırlarında dolanırken. açlıktan kırılsalar da kedi ile köpeğin dost olabileceğini gördüm; zar zor buldukları bir lokma ekmeği paylaşırken. yedi büyük günahtan en ağırının açgözlülük, en vahşi hayvanın homo sapiens olduğuna kanaat getirdim şu kısacık yolculukta. kusursuz olduğumuza öyle inanmışız, öyle inandırılmışız ki utandım insanlıktan!
  • artık şu çaylaklıktan nefret ediyorum çıkmak istiyorum
160521 entry daha
hesabın var mı? giriş yap