• bu ve buna benzer izdiham görüntüleri çok ilginç geliyor bana. az önce antalya'da halı mağazasında indirim izdihamı başlığını görünce yazayım dedim.
    gerçi bir sürü izdiham var: (ara: izdiham*)

    bu hareketlerin arkasında sadece fakirlik veya bu insanların bu ürünlere aşırı ihtiyaç duyması yok bence. battaniyede gördük, nusret çocuk menüsünde gördük, telefonda gördük, hatta ve hatta 1 dilim baklavada gördük. ulan her gün metrobüste bile görüyoruz. her gün ayakta gidip gelen ve buna alışmış insan boş koltuk için başkasıyla kavga eder mi? ediyor.

    bir izdihamın hemen öncesine git, insanları teker teker al karşına ve bu hareketleri yaparsa orada edeceği faydanın 10 katını vermeyi teklif et. büyük çoğunluğu reddeder, bir kısmı dalga geçer ama gel gör ki 1 dilim baklava için insanlar birbirini ezebiliyor.

    baklavacıdan "1 porsiyon baklava kazandınız. gelin yiyin" diye mesaj gelse dükkana gidip yemeyecek insanlara birbirini ezdiren şey ne peki?

    bu durumun kesinlikle bambaşka bir psikolojisi var. hatta belki bir adı da vardır da ben bilmiyorum.

    olay, mağazanın indirimi veya bedava dağıtımı duyurması ile başlıyor.
    gidip almayı düşünen ilk grup; kısmen ihtiyaç sahibi olanlar.
    ikinci grup; bu tür olaylara bayılan, ihtiyacı olmayan bir şeyi dahi çok az bir indirimle alsa dahi mutlu olan kesim.
    üçüncü grup; kampanyanın varlığından direkt haberi olmayan ama ikinci grup tarafından "müthiş bir fırsat" gibi gösterilen kampanyaya öylesine katılmayı düşünen kesim.
    dördüncü grup; "bu kalabalık ne ya? kesin çok önemli bir fırsat var." grubu. (dördüncü grup bu sürü psikolojisi eseri işte)

    bu grupları mağaza önüne topladığımız zaman izdihama hazır mıyız peki?
    - gerçek bir izdiham istiyorsak hayır değiliz. çünkü toplanmak dışında bir şey yapmadılar ürün için.
    bir şeyin verdiği haz, onu elde etmek için yaptıklarınıza veya ödediklerinize yani bedeline de bağlı. (bkz: #62032075)

    izdihamlarda bedel; zaman ve efor.
    zaman, dükkanın önünde geçirilen zaman.
    efor ise faydadan yararlanmak için geçirilen sürede çekilen çilelerin bütünü. (evinden oraya gelmek, kalabalıkta kişisel alanın ihlali yüzünden oluşan stres, yerini kaptırmama gayreti, ayakta dikilme, sıcakta/soğukta bekleme vs.)

    gördüğümüz gibi zaman ve eforu arttırdıkça ürünümüz değerleniyor. buna bağlı olarak da izdihamımız güçleniyor.

    izdihamın olmazsa olmazı ise kaos.
    gerçekten adının hakkını veren, insanların en saçma ürün için dahi birbirine karşı en acımasız olduğu izdihamlara bir bakın ne var orada?
    - kaos.
    peki izdiham var diye mi ortam kaotik?
    - hayır. kaos var diye izdiham oluyor. sonrasında da kaos besleniyor.

    çünkü kaos, harcanan eforu önemli ölçüde ve doğrudan etkiliyor. bir duraktan 10 farklı girişe yönelebilecek insanlar veya 3-5 elden rastgele dağıtılan baklava hiç fark etmez. düzensizliğin temelini verdin mi gerisi kendi geliyor zaten.
    bkz. başlıktaki video
    (bkz: zincirlikuyu metrobüs durağı)

    izdihamı önlemenin yolu da kaosu ortadan kaldırmak.
    bunun en güzel örneği: (bkz: beylikdüzü son durak)
  • adalet ve kalkınma partisinin özeti olan bir videodur.
  • olay 2014'teki ekonomiyle böyle. şimdi yapsalar dağıtanı da yerler.
  • vallahi bunlar eğitilemezdir.
  • başlık eminönü haber konya. farketmez gerçi yurdumun her yerinde aynı manzarayı görebilirsiniz malum zihniyetten dolayı.
  • bu izdihama katılmış olmayı çok isterdim, o kadar eğlenceli gözüküyor ki. belli ki amaç baklava, revani yemek falan değil burada. bu kültürel kodlara işlenmiş bir sosyal aktivite. eğlence olsun diye kendi çadırını yağmalatan oğuz beylerinden, "kapış" nidasını duyunca aklını yitiren çocuklara kadar devam etmiş. bir şey paylaşılmak zorunda kalındığı an öyle bir tatlanmaya başlar ki şerbetli tatlı yanında saman kalır. bahsettiğim "her şey paylaşınca güzel" yalanı değil. en az beş çocuklu bir ailenin ortaya yığılmış bulgur pilavına ve az miktarda ete aynı anda saldırması; hızlı davranan, acar çocuğun en çok hazzı alması bu ülkenin bir gerçeğidir. bir iki kuşak öncesi hariç, hayatında hiç bu vaziyetin içine girmemiş, ayrı tabakla yemek yiyen bizler bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. bu izdihama gösterilen tahammülsüz bakış ve "ben böyle şeylere tenezzül etmem" düşüncesi kişinin kendini olabilecek en kolay yoldan yüceltme çabası.

    bir başka açıdan bakınca, eminönü baklava izdihamının valencia'daki la tomatina festivalinden pek bir farkı yok. ispanyollar spontane gelişen bir olayı alıp bir festival geleneği haline getirmeyi bilmiş. başta düzeni bozduğu için yasaklansa da sonraki yıllarda en önemli turist eğlenceleri arasına alınmış bakanlık tarafından. "bu ne ya hem kendilerini rezil ediyorlar hem domatesleri israf ediyorlar" denmemiş. galiba yanlış batılılaştık çocuklar.
  • ne zaman bu ülke insanına dair umut beslesem bunu izler gerçeklere dönerim.
  • medeniyetin beşiğinde tatlı keyfi
  • olayı bilmeme rağmen videosunu yeni gördüğüm olaydır.
hesabın var mı? giriş yap