1 entry daha
  • --- spoiler ---

    afâ allâhu ammâ selef, bâ'is-i mevcûd efendimiz sav'ın devr-i bâkiye intikalinden asırlar sonra yeryüzünde gelenek olduğu üzere bir ocak başında muhabbet harıyla berrak zihinler aydınlatılıp, mübarek ânı yâden sütler kaynatıldı. örselenmemiş fıtratların kalplerine maya, kulaklarına hâtıra çalındı.

    böyle böyle her mirac gecesi insanlar arasında ol behiyye’l husni, ol nûr-ed-ducâ hâb-ı bîdârı meyandayken cibril'in rabbü'l âlâ'nın mahbûbunu davetini getirişi, zât-ı pâk'ını çâh-ı zemzem'e götürüşü, şakk-ı sadr olup hoş vudû kılınışı anlatıldı anlatıldı, yıllar geçti. o taze fıtratların her birinin gençliği gibi râci'de de dünyadan geçerken iz bırakma arzusu hâsıl oldu. hâlbuki şeyh galiblerin, nâyi osman dedelerin bahçesine de yolu düşmüştü ama; neylersin tökezlemek biz ümmet-i vasat'a taliplerin şiarındandır. nitekim râci de ev sahibine taat edip hiçliğe varamadı, mahareti kendinden bildi. has bağban olamadı.

    yıllar aktı. yine kandillerde rasulullahın mihraba geçip ervâh-ı enbiyâya imâm-ı mürselîn oluşu, ikram edilen hamra nazar kılmayıp sütü nûş edişi dilden dile anlatıldı. râci kendini arama yolundan vazgeçmedi. hatta bu esnada filibeli'nin râci'si ile bile yolları kesişti. menzili aynı olanlar birbirini bulur elbet. ne diyorduk; gamlı dünyada musiki ile ilerlerken raci'nin hem ruhu hem istidadı pişti. akrânı olan pek çok idealist gibi, medeniyyetin 20. yüzyıl başlarında geçirdiği zelzelenin enkazından birkaç parça daha kurtarabilmeyi kendine vazife bildi. lâkin işi zordu; musiki en çok zarar dokunan zinetlerden biriydi. onca kaybın içinde bir bahrin kıymetin bu yoz ruhlar ne bilsindi. o bahir ki aşk ve esenlik makamı nevadan müteşekkil; burak'ın hikmetle serkeşlik edip şâh-ı kâmkâr'dan sabah-ı mahşerde de süvarilik için söz istemesi, nûr-i ayn'ın da mîkâîl ü cibrîl şahitliğinde bunu va'dedmesini tatlı tatlı nasıl da söylerdi âh. olmadı, ondan önce peşine düşen diğerleri gibi onun da eli boş kaldı.

    lâkin râci hikmeti bildi. aslolan muhabbetti; beste, güfte, usul, makam bunların hepsi beşerin muhabbeti tezyiniydi. olsa hoş, olmadı nasip. yine yeryüzünde bir ocak başında ahmedi’l ebrâr, asdaki’l ahyâr'i anmak üzere sütler kaynadı. râci kalbine maya kulağına hatıra çalınsın diye evladını da aldı, muhabbet sofrasına diz çöktü oturdu;

    "çünki hazret hazret’e buldu vusûl
    et-tahiyyât okudu anda resûl

    irdi ‘ayn-i zâtdan bir hoş nidâ
    yâ habîbî yâ muhammed mustafâ

    yâ selâm u rahmet ü tîb u safâ
    sana verdim ey imam-ı enbiyâ

    ‘ayn-ı ‘aynıyla nazar kıl ‘aynı gör
    çünki gayrı terk kıldın ‘aynı gör

    her ne kim maksûdudur mahsûldür
    hazretimden hâcetin makbûldür

    hazret ol dem ümmetin kıldı niyâz
    anı da bahş eyledi ol bî-niyâz

    cebraîl’e keşf olup ol va’dler
    pes sürûş ile şehâdet etdiler

    anda doksan bin kelâm oldu kelâm
    nice bin esrâr ile sohbet temâm

    hakk teâlâ lutf u fazlıyla salât
    hediyye kıldı kıla mü’min mü’minât

    hem buyurdu beş vakit olsa edâ
    elli vaktin ecrini idem ben ‘atâ

    oldu destûr ol habîb’in zâtına
    geldi yine ümmühânî katına

    emr-i hakk’ı halka tebliğ eyledi
    muhbir-i sâdık hakîkat söyledi

    ol ki mü’min idi tasdîk eyledi
    evvelâ îmânı sıddîk eyledi

    cümle ashâb oldular rif’at-şikâr
    mu’cize-i mi’râc oldu âşikâr"

    --- spoiler ---

    neyzane uzun zamandır düşündüğü sular ve kırklar şehri bursa ziyaretini miraç kandili vesilesiyle bu yıl gerçekleştirmeye niyet etti. okudu, dinledi, izledi, not aldı. nasip elverseydi bugün ikindiye mahkeme camii , akşama numaniye dergahı nda olacak, ömründe ilk kez nâyî osman dede'nin mirasını dinleyecekti. zahirde corona musallatı onu alıkoydu, aslıysa bu yıl da çağırılmamıştı.
    olsundu ne demiştik, aslolan muhabbetti. tezyinâtı temâşâyı sair bir şaban ayına tehir etti.

    bu vesileyle suser'ların kandilini tebrikleyip, müstakbel ramazan'a erişmeyi niyaz etti.
hesabın var mı? giriş yap