• öncelikle muayene olup gözlerinizin bu işlem için uygun olup olmadığını ölçtürüyorsunuz. göz numaranız klasik duvardaki harflere bakma yöntemi ile ölçülüyor. göze puf diye hava üfleyen diğer bir alet ile göz tansiyonunuz ölçülüyor. daha sonra hemşirenin gözünüze damlattığı ilaçlar ile gözünüzü hissetmez oluyorsunuz. işte bu uyuşmadan sonra doktorunuz kornea derinliklerini falan ölçmek için gözünüze çubuk benzeri bir şey sokuyor. bu çubuğu hisetmemekle beraber, tam gözünüze girdiği anda sanki boyut değiştirmiş gibi hissediyorsunuz. yani matrix falan gibi. suya atılan taş nasil halkalar oluşturur, çubuğun deydiği yerde de sanki halkalar oluşuyor ve taş atıldığında sanki suyun altından havaya bakıyormuş gibi oluyorsunuz. daha sonra da göz bebek büyütücü damlalar daamlatılıyor. göz bebeğiniz akşama kadar kör kuyu gibi oluyor. saatinize baksanız saatin kaç olduğunu göremeyecek durumda çıkıyorsunuz hastaneden. bir de insanın kafası o damlalardan bir hoş oluyor. gözbebekleri de uzun süre eski boyuna dönemiyor.
    muayeneden birkaç gün sonra ameliyat olmak mümkün. muayene sırasında çekilen eziyetler sonucu ameliyat olma kararlılığı artıyor. çunku muayene eziyetini çeken ameliyat eziyetini de çekermiş gibi geliyor. ameliyata kadar geçen sürede eş dost tanıdıklar muhtelif iğrenç ameliyat hikayeleri anlatarak sizi iyice kıllandırıyorlar. bu ameliyat sebebiyle kör olanlar, kapak gibi kaldırılan göz merceğinin yerine buruşuk oturtulması ve hastanın artık az görebilmesi gibi vakaların hikayeleri anlatılıyor hep. eğer bir de kendisi gözlüklü olup ta bu ameliyattan yapan bir doktor gördünüz mü vazgeçmeniz an meselesi. ameliyat safhasını bilmiyorum, henüz olmadım. bu ana kadarkiler muayene ile ilgili idi.
1225 entry daha
hesabın var mı? giriş yap