2129 entry daha
  • diziyi dün bitirdim şuraya şöyle bir baktım söylenmiş şeyleri söylemeyeyim, amerika'yı ilk keşfeden olmayayım dedim ama meğer zaten herkes aynı şeyi söylemiş: müthiş gerçekçilik...

    katılıyorum dizide şu ana dek gördüğümüz yapımlardan alamadığımız bir gerçeklik lezzeti var fakat bunun bir yerde kör göze parmak sokma noktasına gelmesinden rahatsız oldum. burada üst çekimle yapılan detay sahnelerini kastediyorum. haplar, kasetler vs. içeren "şu detayları da gösterelim bir saniye..." havasını gereksiz buldum. sen zaten kendini bundan önce "ezilmiş yastık"la, "içinde et olan leğen"le, "bozuk priz"le kanıtlamışsın bunların ne lüzumu var, daha neyi kanıtlamaya çalışıyorsun diye bir bozuldum açıkçası.

    --- spoiler ---

    sinan'ın ne iş yaptığı muamması kasti midir bilemeyeceğim fakat eğer öyleyse bunun gerçekliği azalttığı konusunda hemfikirizdir sanıyorum. tıpkı son bölümlerde seans sahnelerinin herhangi bir azalma ya da bitişe gittiğinin belirtilmemesiyle azalması gibi. tıpkı meryem'in gündeliğe gittiği diğer iki evi herhangi bir şekilde görmememiz, bu detayın yalnızca tek evine gittiği sinan değil işte diye düşünülmesi adına verilmesi gibi. yani sen dekorda arşa çıkınca, seyirciye şöyle ufak şeylerde de takılması hakkını verince, bu hak doğunca ben de çaresiz kaldım...

    birkaç kere bayıldığı için psikologa sevk edilen meryem'in yanında majör depresyonda inatla doktora götürülmeyen hacı hocaya da "cin" muhabbetiyle değil de gündelik muhabbet adına giden insanların varlığı kafamı kurcaladı açıkçası. hocayla nereye varılmak istediğini de anlamadım. bir entry'de geçiyordu hoca deyince takkeli şalvarlı cin çıkartan hoca beklediniz değil mi diye... evet bekledik, berkun oya bunun bilincinde biri. hocayı tam olarak şu şekilde karşımıza çıkartmasının anlamı bu yüzden önemli bir hâl alıyor. seküler-dindar karmaşasında özeleştiriyi seküler tarafa yıkıp, dindar kesimden bir şey beklemediğini izlerken bir yerlerde hocayla bir çıkış yapacak mı diye bekledim o da maksimum yapay çiçek metaforu oldu. en kötü ihtimalle hocanın eşi, hocaya tezat cazgır bir karakterle bunu yapacak mı diye bekledim ama öyle olursa da hocanın eşine sadakati seyirciyi etkilemeyecekti, bu da yapılmadı. özetle dizinin romantik yanları da yok denilemez.

    sinan karakterinin ne kadar "boş" olduğunu görmüyoruz gibi gülbin'in ağzından duymamız biraz mânâsız geldi bana. hatta bizim değil sinan'ın duyması istendi diye yaklaşınca daha da anlamsızlaştı. sinan bunla yüzleşip hâl ve hareketlerinde herhangi bir değişikliğe gitti mi? başörtüsünü koklamayı daha önce de yaptığı için mastürbasyon sahnesi değişiklik olarak nitelendirilemez sanırım. biraz havada kaldı. oysa peri'nin melisa'yla olan bar sahnesinin ardından meryem'e yaklaşma çabaları kayda değer gelişimlerdi. sinan'da bunu görememiz sinan'ın karakterinin tabiatı gereği mi diye düşünüyorum, zannetmiyorum. sinan'a uyarlanabilir bir hareketlenme yok muydu mastürbasyondan başka? "iyi bir insan olmaya çalışıyorum" mesajı bu karakter için uygun değil miydi mesela? neden hiç çabasız gördük. basit buldum.

    basit bulmak demişken hayrunnisa'nın evlatlık çıkması olayıyla ne yapacağımızı bilen var mı... hoca yeterince iyi biriydi, yasını atlatmadan kalkıp meryemlere gitmişti buralarda bu çokça vurgulanmıştı zaten. neden evlatlık alacak kadar "iyi" biri olduğu sinyallemesi gerçekten oturtamıyorum. yok oradaki mesele bu değildi derseniz, neydi onu hiç bilmiyorum.

    dindar insanlar kalbin bakire olsun gibi bir romantik cümle kurabilirler mi emin değilim. ben en son hilmi'yle meryem'in aynı odada tek başlarına oturmaları için "bu caiz değil, nasıl hocalarından öğrenmemişler" diye düşünüyordum. bu insanlar dindar filan değil. gerçekte meryem o temizliğe gidemez, o donları yıkayamaz. bunlar gerçeklik değil romantize etme. gidip de kavga gürültü olsaydı, sürekli dipte olsalardı demiyorum. bu hâliyle gayet izlenebilir bir dizi ancak bunları görmeden de her şeye gerçeklik demek oldukça samimiyetsiz. bilip kabul etmek daha hayırlı olabilir.

    --- spoiler ---

    berkun oya'nın jungcu olduğunu görmek fena değildi.
1820 entry daha
hesabın var mı? giriş yap