3 entry daha
  • diğer her şeyi neden yapıyorsak o yüzden.

    madem öleceğiz neden yaşayalım ki demek nasılsa sıçacağım neden yemek yiyeyim ki demek kadar mantıklı. ya da nasılsa geri vereceğim neden nefes alıyorum ki?

    çünkü mecbursun. yaşamın var olma olasılığı çok düşük ama yine de buradayız. madem buradayız başka çaremiz yok, en azından elimizde olanı değerlendirelim diyoruz.

    hayatın bi anlamı yok, sen ona ne biçersen anlamı o işte. bi anlam bulamıyorum diyenler gidip kendini öldürüyor zaten.

    her ne kadar boktan bir zamanda boktan bir ülkede yaşıyor olsak da hayatta olmak güzeldir. kısıtlı vaktini bu dünyada seni mutlu eden şeyler yaparak geçirmek varoluş sancını unutturur. sonra da zaten yok olacaksın. ölümün acısını yaşamak için acele etmenin manası yok.

    edit: gelen mesajlarda hep aynı şeylere cevap vermekten sıkıldığım için birkaç şeyi açıklığa kavuşturmak isterim.

    ilk olarak: evet yemek yemek faydası olan bir şey bunun ben de farkındayım. lakin anlatmak istediğim yemek yemenin faydasız olduğu değil. bu düşünce akışıyla herhangi bir şeyi değersizleştirmenin ve anlamsız, mantıksız hale sokmanın mümkün olduğu. nasılsa bitecek diye bir şeye başlamadan öylece oturmak elbette sizin seçiminiz ama bu mantıksız bir yaklaşım olduğu gerçeğini değiştirmez.

    ikinci olarak: öbür yandan, ölümün acısı diyince edebiyat yapmak gibi bir niyetim yok. ölümün eşiğinden dönen veya intihar edip de hayattan cidden giderek uzaklaşıp durumun ciddiyetini kavrayan insanların anlattığı şeyleri ve yolun yarısında ne kadar pişman olduklarını, yaşamak istediklerini fark ettiklerini okuyun. internette aratın bir sürü hikaye bulursunuz. bahsettiğim bir tür psikolojik acı. öldükten sonra bunu hissetmeyecek olmanız bunu yaşamak için acele etmeniz gerektiği anlamına gelmez. aksine, ölümden evvel içinizde kalan şeyleri yapıp pişmanlıklarınızla yüzleşmek için çaba sarf etmelisiniz ki ölürken bunların altında ezilmek yerine iyi bir hayat yaşadım diye düşünürken huzurlu ölün. çaresizlik bi insanın tadabileceği en boktan şeydir.

    bu konuyla ilgili bojack horseman bir çeşit başyapıt sayılır. özellikle de bu konuya yoğunlaşan "the view from halfway down" isimli bölüm, belki izlemek istersiniz.

    üçüncü olarak: madem öldükten sonra hiçbir şey olmadığını ve yok olacağını düşünüyorsun sen neye inanıyorsun, neden yaşıyorsun? sorusu.

    benim düşünceme göre ben öldükten sonra dünyaya ne olacağı önemsiz değil. benden sonrakilere ne kadar iyilik bırakırsam hayatım o kadar anlamlı olur. bunu başarabilmek için ne kadar uzun yaşarsam o kadar iyi.

    bir çocuğum yok bir gün olur mu onu da bilmiyorum ama mühim olan benimle bir bağı olup olmaması değil. hiçbirimiz bu dünyaya isteğimizle gelmedik. seçeneğimiz olsa eminim ben de böyle bi yerde yaşamaktansa hiç doğmamış olmayı seçerdim. ama buradayken, buraya gelmesi için fikri sorulmamış diğerlerine daha iyi bir ortam yaratabilmek bence güzel bir hayat motivasyonu. daha sonra yok olacak olmak iyi bir şeyler yapmak için burada kalmak istemeye veya çaba göstermeye engel olmamalı. bu arada bunun için ödüllendirileceğimi falan da düşünmüyorum, cidden yok olacağımı düşünüyorum isteyebileceğim tek ölümsüzlük adımın tarihte yaşamaya devam etmesi olabilir o da pek mümkün değil, olmasa da kendi hayatıma yüklediğim bu anlam veya misyon hala geçerli benim için. olaya bireysel yaklaşmaktansa böyle yaklaşmak daha mantıklı geliyor.

    çünkü birilerinin benim için de aynısını yapmış olmasını isterdim. hepimiz bu şekilde yaşasak zaten dünya daha güzel bir yer olurdu. ve bu benim hep diğerlerini düşünen bir melek olduğum anlamına da gelmiyor. ben de bunu kendi çıkarlarım için yapıyorum. kendimi iyi hissediyorum, hayatıma bir anlam bulmuş oluyorum.

    siz bu anlamı inandığınız dinde buluyor olabilirsiniz bununla ilgili hiçbir itirazım veya kötü düşüncem yok. sadece dindar bir insansanız size naçizane şöyle bir öğüt vermek isterim: #129140060
    başka bir şeyde buluyor da olabilirsiniz, benim kendimce bulduğum hayat manasını saçma bulmuş da olabilirsiniz. yeter ki kendinize bir yol seçin veya oluşturun ve yaşama tutunmaya çalışın.

    toparlamak gerekirse, bu anlattığım şey benim bulduğum anlam. sizinki benimkinden farklı olabilir ve bu çok normal. burada doğru veya yanlış diye bir şey yok. hayatınızı hemen sonlandırabilirsiniz bu sizin elinizde, bu bir gerçek. ama bunu yapmadan bir amaç bulmak ve ona doğru yürümeye çalışmak daha mantıklı. hayatınızın bugün veya çok uzun süredir boktan gidiyor olması hep böyle gideceği anlamına gelmez. insanı yaşamaya iten umuttur zaten.

    yani benim size sorduğum: "savaşmadan teslim olmak mı yoksa savaşmak mı?" ama sizin verdiğiniz cevap "nasılsa öleceğimiz için arada bir fark yok." ama bu benim açımdan kabul edilebilir bir şey değil.
534 entry daha
hesabın var mı? giriş yap