• rusya para ile sattığı doğal gazı bir siyasi koz olarak kullanırken türkiyenin bedavaya verdiği ve arap dünyasına hayat veren su kaynaklarını her hangi bir siyasi olayda pazarlık unsuru olarak kullanmıyor oluşunu oldukça ilginç olduğunu fark ettim. ve bu konuyu bir süredir araştırıyorum. yerli ve yabancı kaynaklardan elde ettiğim ilginç verileri sizinle paylaşmak istedim.

    1- suriye'nin iki yüzlü su politikası

    asi nehri lübnan'ın kuzey bekaa bölgesinde, baalbek şehri yakınlarında 690 metre yükseklikte doğar. suriye topraklarına girer ve humus ve hama şehirlerinden geçer.

    yoğun sulama sistemlerinin kurulduğu verimli al-ghab bölgesinden geçen asi nehri daha sonra suriye-türkiye sınırının 56 km'sini oluşturarak türkiye'ye giriyor.

    son olarak türkiye'nin hatay ilinde akdeniz'e boşalır.

    görsel

    suriyede 4.5 milyon insanın yaşadığı asi nehri havzasında yaşıyor.

    görsel

    rejim güçlerinin etkili olduğu bölgede yaşayan 8.5 milyon insanın yarısından fazlası asi nehri havzasında

    sorun şu ki!

    suriye asi nehrinden türkiyeye su vermiyor. sebep olarakta hatay sorununu bahane ediyor.

    beslenme alanının % 7’si lübnan, % 67’si suriye ve % 26’sı türkiye topraklarından oluşan asi nehri'nin su paylaşımı konusunda lübnan ile suriye arasında 1994 yılında anlaşma yapılmış.

    bu anlaşmaya göre

    yıllık ortalama hacminin 403-420 milyon m3 olan nehrin

    80 milyon m3'ünü lübnan kullanacak
    geri kalanı suriyenin olacak

    yani 320-350 milyon m3

    eğer o sene yağış az olursa ve 400 milyon m3 den az su olursa azalma oranına göre lübnan'ın 80 milyon m3'ü de azalacak

    fakat artma olursa 80 milyon m3 artmayacak.

    bu asi nehrinin suriyeye lübnandan geliş rakamları. suriyede nehre suriye topraklarındaki havza suları ekleniyor. ve rakam suriye'nin aktardığına göre 2 milyar 715 milyon m3 yıllık hacme ulaşıyor.

    ve bundan türkiyeye bıraktığı su miktarı

    94,6 milyon m3 (? )

    şaka gibi ama gerçek.

    ve bırakılan bu suyun büyük kısmı işe yaramayan zamanlarda. kış aylarında geliyor.

    haziran temmuz ağustos ayında türkiyeye gelen su miktarı tüm yıl gelenin %5'i

    temmuz ağustos ayında gelen miktar ise, tüm yıl gelen suyun %2 si

    ağustos ayında saniye de 1.7 m3 su bırakıyor ( 2005 yılı verisi)
    oysa 1960 yılında 13 m3/sn idi.

    ama mesela ocak ayında 36 m3 su bırakıyor
    1960 yılında 67 m3 dü

    total olarak yıllık saniyede gelen su miktarı 50 m3/sn den
    16 m3/sn ye düşmüş.

    suriye bu durumu ülkedeki kuraklık ve hava sıcaklıklarının artmasını, yağışların azalmasını bahane etmiş.

    ama ben bahanelere inanmam. bu konuyu araştırdım.

    hama kentinin suriyede 1950 -1960 yılları arası ortalama yıllık sıcaklığı 18,3 dereceymiş
    2000-2005 yılı ortalaması 18.6

    çok belirgin aşırı bir sıcaklık artışı yok. peki yağışlarda azalma olmuş mu?

    1950-1960 yılları arasında ortalama 142 mm yağış almış
    2000-2007 yılları arası ortalamanın üzerinde yağış almış 206 mm

    değil kuraklık yağış miktarında artış olmuş.

    2- peki nereye gitti asi nehrinin suları, suriye neden artık türkiyeye asi nehrinden su bırakmıyor?

    sebep belli

    1960 yılında 94000 hektar asi nehri havzasında sulu tarım yapılırken
    206 altıda 268000 hektara çıkmış. 3 kat fazla alanı sulamaya başlamışlar

    eskiden buğday yetiştirken şuan şeker pancarı pamuk gibi bol su isteyen ürünler yetiştiriyorlar. meyve ağaçlarından meyve üretiyorlar.

    bu dönemde asi nehrinin üzerine toplam kapasitesi 1. 492 milyon m3 olan 49 irili ufaklı baraj ve gölet inşa etmişler

    tüm bunların yanında asi nehrini besleyecek yer altı sularını 160 bin tane kuyudan su çekerek tarım arazilerini suluyorlar.

    türkiyeye neredeyse hiç su gelmiyor. gelen su ise bir sudan ziyade zehir.

    tüm suriyenin tarım ilaçlarını, petrokimya tesislerinin atıklarını taşıyor.

    bir nehirde kritik (zehirli) sınır amonyak değeri 0.5'dir
    asi nehrinin türkiye sınırına girdiği noktadaki sudaki amonyak değeri 6.1

    kritik eşiğin 12 kat fazlası

    peki türkiye bu durumu suriye ile hiç konuşmuş mu?

    evet

    1993 yılında türkiye ile suriye arasındaki su sorunlarının çözülmesiyle ilgili yapılan görüşmelerde türkiye tarafından fırat-dicle nehriyle birlikte asi nehrinin de görüşmelere dahil edilmek istenmesinden dolayı suriye görüşmelerden ayrılmış ve asi nehriyle ilgili sorunların tartışılmasını reddetmiştir

    türkiye gap projesi yapıyor ve bize az su gelecek diye olay çıkaran ülke, tamam gelin oturup konuşalım. biz size fırat dicle ile su veriyoruz. sizdende asi nehrinden su almamız gerekiyor demişiz.

    adamlar konuşmayı anlaşmayı bırak, toplantıyı terk etmişler.

    peki bu iki ülke arasında bu konuda bir anlaşma yok mu?
    aslında anlaşma var.
    1939 yılında suriye ile türkiye hatay'ın türkiyeye katıldığında aralarında bir anlaşma imzalamış. ve asi nehrinin sularını %50-%50 olacak şekilde paylaşmayı kabul etmişler.

    3- uyulmayan anlaşma

    1995 yılından itibaren türk dışişleri bakanlığı yetkilileri, hatay bölgesinin daha önceki nehir akımının ancak onda birini aldığını bildirerek, nehir akımın yıllık olarak 1,55 milyar m3’ten 0,14 milyar m3’e düştüğüne işaret etmiştir. ve girişimde bulunmuşuz. ama sonuç

    sıfır

    peki biz tüm bunlara karşılık ne yapıyoruz?

    fırat ve diclenin suyunu yaz kış her zaman 500 m3/ saniye olarak suriye'ye veriyoruz.

    yaz aylarında aslında fırat nehrinin debisi 100 m3/saniyeye düşüyor. ama barajlarımızdan su boşaltıp onlara gönderiyoruz.

    adamlar bize yazın su az diye suyun en çok lazım olduğu aylarda gönderdikleri bir damlacık zehirli suyun yıllık miktarının %2'sini gönderiyor yaz aylarında

    biz yazın nehrin doğal debisinin 5 katı miktarını gönderiyoruz. barajlarımızı boşaltarak.

    fırat nehri’nin yıllık ortalama su potansiyeli yaklaşık 34 milyar m³ olup, bunun 33 milyar m³’ü türkiye’den toplanmaktadır.

    su bizim ülkemizden erzurum dağlarından geliyor. onların topraklarından geçerken buharlaşıyor sadece. suyun toplam hacmine katkıları neredeyse hiç yok.

    dicle nehrinde de benzer durum söz konusu

    türkiye-ırak- ve suriyenin bu iki nehir ve sularının paylaşımı konusundaki talepleri şunlar;

    4- uzlaşmaz talepler

    türkiye, fırat’ın suyunun yıllık %88.7’sine (31.58 milyar m3) kaynaklık ederken; toplam suyun %51.8’ini (18.42 milyar m3) istemekte,

    dicle’nin ise %51.8’ine (25.24 milyar m3)kaynaklık etmesine rağmen; toplam suyun
    sadece %14.2’sini (6.87 milyar m3 ) istemektedir.

    buna karşın suriye, fırat’ın %11.3’üne (4 milyar m3 ) kaynaklık etmesine rağmen; toplam suyun%32.3’ünü (11.50 m3) istemektedir.

    dicle’ye hiç su vermeyen suriye, toplam suyun %5.3’ünü (2.6 milyar m3) istemektedir. ırak ise fırat’a hiç su katkısı yapmamakla beraber, toplam suyun yıllık %64.4’ünü (23 milyar m3 ) istemekte ve %48.2’sini (23.43 milyar m3 ) verdiği dicle’den de toplam suyun %92.5’ini (45 milyar m3) istemektedir.

    bu arada ırakta kişi başına düşen su miktarı türkiyeden fazla

    su konusunda türkiye ıraktan daha fakir

    suriyede ise kişi başına 700 m3 su düşüyor
    türkiyede 1005 m3

    suriyedeki insanların 4 de biri ülkelerini terk ettiği için şuan suriye'de türkiyeden daha su zenginidir.

    son yıllarda suriye ve ırak'a gönderdiğimiz su miktarında azalma olduğuna yönelik ırak kaynaklarından çeşitli bilgiler var. ama doğruluğunu teğit edemedim.

    ama bu şartlar altında türkiye olarak kendi topraklarımızda doğan, ve tüm kaynağını bizim dağlarımıza yağan kardan alan fırat suyunun 1 damlasını bile ırak ile ve suriye ile paylaşmayı doğru bulmuyorum.

    5- türkiye su fakiri bir ülke

    suriye rejimi asi havzasında meyve yetiştirsin, şeker pancarı üretsin ve bize bir damla su vermesin diye, suriyeye su vermemizin bir anlamı yok.

    ırak'ta pkk yapılanması, kandil ve diğer terör kampları varken, onlara su vererek ödüllendirmemizin bir anlamı elbette yok.

    türkiye ıraktaki tüm terör yapılanması yok olana kadar
    suriye ülkemizdeki suriyelerinin barış içinde ülkelerine dönmelerini sağlayana kadar
    ve ülkenin kuzeyinde bize güvenlik sorunu oluşturan yapılandırmaları ortadan kaldırana ya da bizim kaldırmamıza yardım edene kadar kendi topraklarımızda doğan suyu onlarla paylaşmama hakkımızı kullanmalız.

    1 m3 suyu deniz suyundan elde etmenin maliyeti 5 dolardır.

    biz saniye 500 m3 su gönderiyoruz.

    saniyede 2500 dolarlık.

    neden?

    konyada susuzluktan obruklar oluşuyor.
    asinin sulaması gereken havzada susuzluktan 163 bin hektar arazimizde sulu tarım yapamıyoruz.

    bizim suyumuz ancak kendimize yeter.
    bize her an ve her ortamda zarar veren ülkelere bedavaya su vermemizin mantıklı bir açıklamasını bulamıyorum.

    suriye bizim gönderdiğimiz suya göre oldukça az potansiyele sahip asi nehrindeki politikası ortada

    eğer fırat ve dicle ırak ve suriyeden köken alsa bize bir damla su verirler miydi?

    biz onlara düşmanca bir tutumumuz olmadığı halde

    bu yüzden bir kampanya yapmak istiyorum.

    türkiyenin suyu türkiye'de kalsın.

    ırak, suriye bize tehdit oluşturan unsurları ortadan kaldırırsa,
    ırak onlara verdiğimiz su karşılığında belli miktardan petrol vermeyi kabul ederse
    suriye ise farklı konularda türkiye ile karşılıklı anlaşma yolu oluşturursa

    evet ihtiyacımızın fazlası olan suyu onlara verebiliriz. ama bu şartlar altında

    bence bir damla su bile vermemeliyiz.

    bu konuda gündem oluşması için destek rica ediyorum.

    toplam 56 milyar m3 su bizim ülkemizin kar yağmurundan toplanıyor

    25 milyar m3 ünü kullanıyoruz

    31 milyar m3 suyu bedavaya veriyoruz.

    deniz suyundan elde etmeye calışılsa yıllık 150 milyar dolar harcanması gereken bir kaynağı bedavaya bize tehdit oluştursunlar diye veriyoruz.

    sonra sulu tarım yapacak arazilerimizde verimsiz tarım yapıyoruz.

    suriye iç savaşı bitsin mi istiyoruz
    kandil boşalsın mı istiyoruz

    çözüm belli

    vanaları kapamak, ya da iyice kısmak

    esad rejimi en çok destek aldığı kalesi olan şehirlerde çiftçinin suyunun yarısını hak ettiği şekilde türkiyeye asi nehri ile göndermek zorunda kalsın,

    sulu tarım yaptıkları arazilerde ürün yetişmez olsun. bakalım onu destekleyen halk hala destek olmaya devam edebilecek mi?

    asi nehri'ni de konuşalım dediğimizde masayı terk eden ülkeler gelsinlen kendileri bizle konuşmak için randevu talep etsinler.
    .....

    not. bence bu konu partiler üzeri bir konu. gap projesi demirel döneminde baslayan proje. kaç hükmet değişti.

    olayı siyasileşerek bölünme yaşamadan ulusal çıkar olarak bakmalıyız. bu mesele hepimizin meselesi.

    akp de dyp de anapta herkes birşeyleri eksik yaptı. bu konuda en azından kutaplaşmayalım.

    ben çocuk doktoruyum derdim çocuklar sağlıklı beslensin sağlıklı büyüsün.

    instagram hesabım

    https://www.instagram.com/…hic/?igshid=nmy1mzvkody=
196 entry daha
hesabın var mı? giriş yap