8 entry daha
  • mehmet emin yurdakul'un bu dizelerinin içinde yeraldığı şiirinin adı cenge giderken' dir. şiir 1897 yunan savaşı'ndan sonra yazılmıştır.
    batı'da ilk osmanlı şiiri antolojisini hazırlayan şarkiyatçı e.j.w. gibb bu şiirden sonra 1899'da yurdakul'a yazdığı bir mektupta şunları der: "fikr-i acizanemce türk şi'rinin doğru mazmumu ile doğru ifadesini siz buldunuz. sizi altı asır beklemiştir, efendim".
    recaizade mahmut ekrem ise şiiri över:
    "bendeniz zannederim ki o mübarek, o rakik hisleri, o tarz-ı beyan [ve] o usul-i nazım ihatadan kaasırdır[kuşatmaktan acizdir]. zannımın hakikatten uzak kaldığını bu tabii şiirler bana anlattı"
    yakup kadri ise beklediği, istediği(bir dertli'nin nefesi, bir karacaoğlan'ın türküsü) türden yeni edebiyat ürünleri arasında orhan seyfi ve faruk nafız'ın yanısıra yurdakul'u da saymaz.
    ziya gökalp'in kızılelma'sını bu yeni edebiyat türüne sokar sadece.

    garip değil mi, klişe istifleyicilerinin en sevdikleri klişelerin başında gelen tanzimat kafası'nı yazdığı bir romanla ortaya çıkarmış ve de züppelikle itham edilmiş recaizade, yurdakul'u över.
    yakup kadri hatta fuad köprülü ise adını dahi anmaz.
    ` : orhan koçak'ın bir yazısından yararlanıldı`

    yeminle söylüyom da vinci'nin paradoks bilmeceleri gibi bu bizim modernleşmemiz:
    çukur nedir?
    " kendisinden ne kadar çıkarılırsa, o kadar büyüyen bir şey"dir.
    çukur burada biçimsel bir çözüm olmaktadır. çözüm aslında bilmece olarak sorulan şeydir, bir paradoks haline getirilmektedir, kısacası, açıklanması gerekmektedir. bu nedenle cevap çukur değil:
    "kendisinden ne kadar çıkarılırsa, o kadar büyüyen şeydir"
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap