43 entry daha
  • medeniyet'in insanlığa attığı kazıklardan birisi de dans'ı bir seyirci sanatına, seyirlik'e çevirmiş olması olabilir. neden dersen şundan: dans iştirak etmiyorsan çok manasız bir takım hareketlerden ibaret. dünyanın en güzel dans gösterisini getir, en süper hareketlerini, koreografisini yapsınlar, yine de iştirak etmediğin sürece müzikle beraber ordan oraya oynaşan adamlar, uzuvlar dışında arkada çalan'a da, sana da bir şey ekleyemediği, veremediği için tam bir işkenceye dönüşüyor. bu biraz ''22 adam bir topun peşinde, ne anlıyorsunuz?''a benziyor gibi gelebilir. yanılmayın. biraz benzemiyor, aynısı. nasıl ki bu lafı söyleyenler hayatında futbol oynamamış kişiler oldukları için izleyenlerin ne anladığını anlayamıyorlarsa; ben de aynı gerekçelendirmeyi tam tersinden dans gösterileri ve performanslar için yapıyor, dans'ı dans etmeyi, yani müzikle beraber ordan oraya oynaşıp uzuvlarımı sallamayı bilen birisi olarak bu olup biteni anlayamıyorum: müzik varsa, götümü başımı da ona uydurup habelkader oynatabiliyorsam ben niye bu herifleri izliyorum? çıkarım kendim oynarım. onlar beni izlesin.

    öylee öö, aaa, sen de bitirdin dansı yok. siz beni bilmiyorsunuz, diktatör olsam, ki olmak istiyorum, direktoman yasaklatacağım şeyler bu dans gösterileri. güzel dans edenlere gıcık olduğum için değil, gösteri'ye dönüşmesine gıcık olduğumdan. bale misal? dans di mi bale? tıp tıp tıp, pıt pıt pıt, spagatolar, prüvetler, bilmemneler. madem yapılabiliyor, çıksın herkes elinden geldiğince yapsın o işi. illa ustalık, uzmanlık olacak diye bir şey yok. baleyi 'uzman'ı yapınca daha iyi oluyorsa da, bana ne? kime ne? oluyorsa kendine iyi oluyor, alıyorsa kendisi haz alıyor. 'izleyen de haz alıyor' yok. izleyen yaşlı, yatalak, hasta, sakat, yaralı değilse izlemekten zevk almayacak kardeşim. zevk almak için de dans izlemeyecek! bale yapan bale izleyebilir ama, ''22 tane adam bir tutunun peşinde ne anlıyorsunuz anlamıyorum'' diyene, sen karışma anlamazsın diyebilir. diyebilir ama halı saha muadili bale ortamı kurulması şartıyla. yoksa devlet bilmemne balesi diye bale olursa, onu da bir grup adam yapıp, hayatı boyunca tutu giymemiş onbinlerce bale yapmayan adam izlerse itiraz ederim.

    aynı şekilde, yine diktatör olsam 'ya ben dans etmeyi bilmiyorum' diyen herkesi yumrukla, tekmeyle döve döve dans ettiririm. devrimci, dönüştürücü şiddet sadece muktedir ile, muhafız ile sınırlı olmamalı. bazı adam var dayak yemeden kendisine iyi gelecek olan şeyi, dans'ı bilmiyor. onu dövmeden de ikna edemiyorsak bu hadisenin güzelliğine, dans etmeyi bilmek gerekmediğine, dans etmeyi bilmek diye bir şey olamayacağına, dans'ın sadece gerizekalı ve cahillerin yapmaktan zevk aldıkları maymunca hareketler bütünü olmadığına, entelektüel, birikimli, korteks dünyasında yaşayanların da danstan -bi deneseler- aynı zevki alacaklarına, hayatın, varoluşun evrenin sadece bilişsel, dilsel olarak algılanması yönündeki dayatmaya çok fena kaptırdıklarına, o zaman devrimci şiddet o kişiyi zorla da olsa dans ettirmek için şiddet gereklidir. zaten bilen bilmeyen herkesi zorla dans ettiremediğim devrimden ben ne anladım? sıkacaksın ayaklarına doğru, ''dans et dans et!'' diye, bak nasıl sonra öpecek o silahı, ömer seyfeddin hikayesindeymişçesine nasıl emecek, yalayacak namlusunu, şarjörünü şaşıracaksınız.

    bütün bu entryi yazmama vesile olan 'baylamos' şarkısına buradan selam yolluyorum. yolluyorum çünkü, baylamos ile bir kere daha anlıyoruz ki 'manasız ötesi' bakkal, çakkal müziklere ihtiyacımız var. şarkıları dinleyerek tecrübe etmek tek yöntem değil, manaların ötesi ve dışından oyuna girip dans edilerek deneyimlenebiliyorlar. siz daha yerinizde oturun.
130 entry daha
hesabın var mı? giriş yap