25 entry daha
  • “aç bırak itaat etsin, cahil bırak biat etsin”
    aziz nesin

    sabah okul yolunda bu satırlara takıldı gözü, bir kıyametin ortasında nasıl çaresiz kalırsa insan aynı hissi yaşadı tekrar tekrar okuduğunda. okulda yaşanan son olay unutmaya çalıştığı duygularını ortaya çıkarmıştı. “itaat” dedi.. durdu “cahillik..işte yapılan bu..” dedi. defterini çıkarıp şu satırları yazmaya başladı;

    “sevgili hayat;

    uyumsuz olduğumu kabul etmek üzereyim..hiç sevmedim burayı. yeni arkadaşlarımla bazen mutlu olsam bile hiçbiri kafama göre değil, çok aptallar, diğerleri de sıkıcı.

    kuran okumayı öğrenmezsem sınıfta kalacakmışım öyle dedi hadis hocası geçen gün. hatta ikinci sınıfa geçince dua ezberlememiz gerekmiş istemiyorum ki. burada olmamalıydım biliyorum.. başka çare bırakmadılar bana. hatırlıyor musun yazın olanları? herkes unutmuş olsa da ben unutmadım bazı geceler hala rüyalarımda.

    cemaat evine gidecektik o gün, her zamanki eşarbını yanıma alıp onlara göre giyinmiştim halbuki. arabaya binene kadar elimde tuttum eşarbı, hande çıkarken “ört başını” dediyse de dinlememiştim, ah ne salağım!

    geçen gün de söylemişti “artık zamanı geldi büyüdün” diye, ciddiye almak istememiştim, yaptığım olacak olandan kaçmaktan başkası değildi. arabaya yaklaşınca gördü babam açık olduğumu, elindeki eşyaları bagaja koyup bana döndü “ne bu halin” diyerek, sustum konuşamadım.

    bir tokat patlattı suratıma sokağın herkesin ortasında, arkadaşlarım vardı, insanlar vardı, hala acısı şuramda şoka girmiştim, balkondan eda'nın annesi görmüş olacak ki “aaa ne yapıyorsun kıza” diye bağırdığını duydum ben ağlarken. kolumdan tutup zorla bindirdi arabaya fırlattı eşarbı kucağıma “seni arsız köpek söz dinlemezsin ha, eşşek kadar oldun her yerin belli oluyor haram” diyorken dönüp bir daha vurdu.. bir daha.. öfkesini alamamış direksiyonu yumruklamaya başlamıştı, annem araya girip durdurmaya çalışsa da, söz dinlememiş olmamın hatasını dik bakışlarıyla ödetiyordu. bakkşlarında gördüğüm tek bir şey vardı “asisin söz dinlemezsin”. neden sustum ki o gün? hoş ne zaman konuştum da o gün sustum?

    çocukluğumuzdan beri aynı değil miydi her şey de, şimdi ağır geliyordu bana olanlar? sanki kızım diye hiç pantolon ve kısa kollu tişört giydirmeyen, beden eğitimi derslerine bile eşofman giydirmemek için o gün okula göndermeyen o değil miydi? nasıl sevebilirim bu insanı söylesene? suçluysam da günahsa da yok muydu başka yolu? illa dövmeli miydi? bu mu sevgisi? baba olmak bu demek mi? sevmiyor işte, ona göre bende ablam da tehlikeliyiz artık, kapatılması gereken bir şeyiz, haramız zinayız, günah varlığımız.

    ağlaya ağlaya gittim o gün cemaat evine. kimse farketmedi olanları, onların tek derdi allah yolu insan değil ki. sorsan herkesten müslümanlar ama. desem ki “allah niye yarattı bizi” iman etmemiz için diyecekler, kime neyi sorayım?

    yemekler yendi dualar okundu, olduğu gibi devam etti o gün herkes için. işte ben istemeye istemeye ilk o gün resmi olarak kapatıldım. ertesi gün aynanın karşısına geçip kapalı halime baktığımda bir yabancıyı gördüm aynada, ben değildim, istenmeyendim.

    kapalı olmak ilk o gün hiçmişim gibi hissettirmişti bana ve her kapandığımda aynı duyguyu yaşıyorum hala. ben yokum, emir var, ben yokum itaat var, ben yokum acıyan yüzüm var, ben yokum din için beni döven babam var, ben yokum beni suçlayan annem var, ben yokum, yanımda bana sarılıp ağlayan ve aynı şeyleri yaşayan ablam var, ben yokum kanayan ruhum var. ben yokum tesettür var.

    kadın desen değilim, çocuk desen değilim, cinsiyetsiz öyle yavan kötü hiç kimseyim, işte emir bu, itaatim bu..bana yapılan bu..” derin bir nefes aldı kaçarcasına, okula varmıştı.

    uzun sayılabilecek yolculukta düşünecek çok vakti oluşu ona bazı farkındalıklar yaşatsa bile geçmişteki kötü olayları tekrar tekrar düşünmesi, ona fayda vermediği gibi, değiştiremediği şartlar mutsuzluk olarak dönüyordu.

    benzer ailelerde, hemen hemen aynı öğretilerle büyümüştü bu okuldaki çocuklar. türkiye'nin doğusu kadınlar için yasak öğretilerle bezeliyken, kendi kaderlerinden şikayet eden anneler -birçoğu- “el alem” korkusundan aynı yolu reva görürler kızlarına. oğullara gelince aynı sert sınırlar onlar için çizilmez fakat gelenekselin makus kaderinden kaçacakları çok bir yer yoktur onlar için de bu coğrafyada.

    derslere girip çıkıyor, önüne konulanı istemese de yapıyor, bazen gülüp eğlense de mecburiyetin baskısıyla durup durup dibe çöküyordu. pes etmişti artık. derslerine çalışmadan sadece okula gidip gelmek, uyumak, nefes almak, ölmemek için yemek.

    direnmeyen bu haliyle bile faydasızdı annesine göre, arada bir annesiyle olan kavgaların çok artması yalnızlaştırıyordu iyiysen iyiye. temizliğe yardım etmiyormuş, sürekli uyuyormuş, ne işe yararmış! bir okula gidip geliyormuş, ölü gibi yatıyormuş! yaşıtları evlenmeye başlamış, görücüleri geliyormuş da, acaba ne mal olduğunu bilseler gelirler miymiş!
hesabın var mı? giriş yap