43 entry daha
  • saat sabahın 7'si...
    şu saate kadar oturup serial experiments lain seyretmek, hem de 2 gün uykusuzluğun ardından; akıl karı iş değilmiş, yeni yeni anlıyorum...

    bu ikinci turum oldu. ilkinin üzerinden 1.5 sene falan geçti galiba ve zannedersem periyodik bir şekilde devam edecek bu garip şeyi çözme çalışmalarım.
    "çözmek" doğru kelime değil galiba. çözülebilecek birşey değil bu. anlaşılmazlığından değil çözümsüz olması, çözülecek birşey yok ortada aslında...

    teknik olarak baktığımıda hayatımda hiç bu kadar donuk bir yapı görmemiştim diyebilirim. zaten genelde verilmek istenen de bu herhalde. ruhsuzluk o kadar iyi yansıtılıyor ki izlerken sizin de içinizdeki hayat enerjisi kayboluyor. mesela şu anda ben "öleyim lan... valla... zaten böyle çok acayip bir varoluş düzlemindeyim... anlamıyorum da bi bok... öleyim en güzeli..." triplerinde volta atıyorum. * psychedelic imajlar zaten konunun yarattığı kafayı daha da bir sağlam hale getiriyor. 1500'ken 2500 oluyorsunuz. over 9000... velhasıl kelam; izlemesi kolay bir anime değil serial experiments lain...

    konuya gelince...

    kardeşim dün izlerken bunu sordu bana; "abi konusu ne bunun"?
    düşündüm ve eveleyip gevelemekten başka birşey beceremedim açıklama namına aslında... "ortaokullu bi kızın başından geçen türlü gariplikler" diye açıklayamıyorsunuz bu animeyi. "işte matrix gibi ya, gerçek dünya var ama bi de wired var, orda da sen olabiliyorsun ama aslında tam sen de değil o, ortak bilincin bir parçası" şeklinde böyle bölük pörçük, yarım yamalak uydurma bir şekilde anlatabiliyorsun ancak...

    kişisel yoruma gelirsek;

    "anladım diyen beri gelsin" değil de "sindirdim diyen beri gelsin" mottosuyla açılışı yapıyorum.
    animenin amacı kesinlikle birşeylere cevap vermek değil, vermiyor da zaten; "al bu var, bu var... aha düşün şimdi çık işin içinden" gibi bir tavır sergiliyor.
    yüzme bilmeyen bizleri sonsuz okyanusa attıktan sonra bata çıka yüzmeyi öğrenmemizi ister gibi bir hali var.
    normalde birşey izlerken empati kurmak izleyiciye hem daha büyük zevk verir hem de daha anlaşılır kılar ya herşeyi... lain'in yerine kendini koyamıyorsun burda... ben koyamadım en azından... kendi bile koyamıyor zaten... seri boyunca kim/ne olduğunu anlamaya çalışan lain bunu başaramıyor, dolayısıyla ben de başaramadım...

    izlerken çok yoruyor insanı, geçen sefer de ruhen bir bitkinlik çökmüştü üzerime, şimdi fiziki bir yorgunluk da eklendi tam oldu...

    sonuç olarak;
    üç nokta'nın anime haline gelmişi serial experiments lain. birşeyler söylüyor ama aslında anlatacak o kadar çok şey var ki... bir parmak bal çaldıktan sonra ağızlara sukunetle pis pis sırıtıyor.

    ek: kawaii diye kendini parçalayan tazelere zorla izlettirin... kendilerine gelemesin veled-i zinalar bir ömür...
51 entry daha
hesabın var mı? giriş yap