161 entry daha
  • kendilerini "entelektüel" olarak gören bir kesimin bu görüşlerini kanıtlamak adına kullandıkları bazı referanslar vardır. hani muhabbette illa ki 'sanat dolu' bir çevrede takıldıklarını belli etme çabası, sinemada en tahammül edilemeyen yönetmenleri yere göğe sığdıramamak veya bir bok anlamadan dahi olsa evinde loş ışıkta debussy dinlemek bu gibi referanslara örnek gösterilebilir sanırım.

    hah işte bu referansların bir de "oturduğu semt" versiyonu var. aşağı yukarı bu bahsettiğim tarzda bir hayat sürmeye kasan insan istiyor ki oturduğu semt de hafif çılgın, bohem tiplerle dolu olsun. bir arkadaşını sıcak şarap içmeye davet ettiği zaman oturduğu semtle gurur duysun. kendisi başkalarına anlatılırken "bilmemkim var ya o da cihangir'de oturuyor, çok güzel yerde evi" densin. falan filan.

    işte bu kafa yapısındaki insanlar entelektüelliklerini kanıtlama çabasıyla götüm götüm giriş yaptılar cihangir'e ve parsellediler orayı.

    kendilerince hem muhalif, hem de pek cumhuriyet yanlısı olmayan, hafif sosyalizme özenir bir hava tutturuyorlar öküz gibi para bayıldıkları salatalarını yerken ettikleri muhabbetlerde.

    12 eylül darbesi yalakalarından koç holding sponsorluğunda düzenlenen bienal dönüşü firuzağa'da kahvelerini yudumladılar ve oradaki eserlerin sistemi ne kadar başarılı eleştirdiğinden dem vurdular. böyle bir etkinliğe katılarak muhalif yanlarını tatmin ettiler.

    brunch yaptıkları kafede yandaki masada oturan tiyatrocuyu tanımazdan gelmeyi, benimsedikleri hayatın yazısız kurallarından biri olarak görüyorlar.

    aykırı görüyorlar kendilerini, bütün aykırılıkları sık sık takıldıkları kafede gece kapatılan perdelerin arkasında deldikleri sigara yasağından ibaret olmasına rağmen.

    yazık lan.
280 entry daha
hesabın var mı? giriş yap