4 entry daha
  • heavenly sword'dan bu yana sesi sedası çıkmayan ninja theory'nin üç hafta sonra ps3 ve xbox360 platformları için çıkacak yeni oyunu. çin edebiyatının en ünlü yaratılarından biri sayılan xi you ji'nin* bir nevi gelecek uyarlaması olan oyunda, insan medeniyetinin sonlanmasının 150 yıl sonrasında olup bitenler anlatılıyor.

    dünya, doğanın ve 150 yıl önce yaşanan savaşın galibi olan robotların hakimiyeti altındadır. insanlıktan geriye sadece göçebe olarak yaşayan küçük kavimler kalmıştır ve onlar da sürekli bir robot tehdidi altındadır, çünkü robotlar tarafından kölelik için toplanmaktadırlar. işte böyle bir ortamda bir köle gemisinde meçhule doğru yol alan monkey, bazı olaylar sonucu geminin düşmesinden önce trip adındaki bir diğer mahkumla birlikte kazadan kurtuluyor. uyandığında kendisini, kafasına trip tarafından kölelik bantlarından birini geçirilmiş halde bulan monkey, gönülsüz bir şekilde yeni sahibesinin batıya gitme isteğine boyun eğiyor.

    oyunun demosu üç gün önce psn'e düştü ve kısa da olsa bazı konular hakkında ön fikrimiz olmasına yetiyor. öncelikle çevre tasarımından başlayalım.

    normalde robot denince akla ilk gelenlerden biri metalik gri, wasteland denince ise sarı ve tonları olur. oyunumuzda ise robotlardan ötürü metalik renklere bolca rastlıyor olsak da, wasteland tipi hayli değişmiş durumda. insanın hükmünü yitirdiği noktada, doğa ipleri eline almış ve sarı, yerini yeşile bırakmış. sarıya garezim yok, ama nihayet sarı ve tonlarının ön planda olmadığı bir "wasteland" havası soluyabileceğiz. bu açıdan bakarsak, enslaved'in farklılaştığı en önemli noktalardan birisinin bu olduğunu görüyoruz. oyun süresince en baştaki gemi sekansı gibi nispeten daha teknolojik alanlarda bulunacak olsak da, genelde doğanın(ve robotların) hakimiyetindeki harabe şehirler oyun alanımız olacak. bu noktada şöyle bir soru da sorabiliriz: "insanlığı bitirme raddesine getirmiş olan robotlar, doğaya insandan daha mı saygılı?"*

    ikinci olarak oyundaki karakterlere bakalım. monkey abimiz, tam bir yarma gibi görünse de, adına yaraşır biçimde çok çevik bir adam. demodan anladığımız kadarıyla da özgür ruhlu ve biraz da yabani bir kişilik. silah olarak teknolojinin nimetlerinden yararlanan bir sopa kullanıyor. sürekli yanımızda gezecek ve korumakla mükellef olduğumuz trip ise, narin görünüşlü* genç bir kadın. hareketleri, tipi ve saç rengi itibariyle nariko'nun hayli ürkek, küçük kardeşi dersek, uygun olacağı kanaatindeyim. oyun boyunca kendisi monkey'e eşlik edecek ve teknik konularda kendisine yardım sağlayacak. demoda gözükmese de oyunun tanıtımlarından gördüğümüz diğer insanlar da içlerinde bulundukları yaşam şartlarını yansıtır nitelikteler. biraz da mistik bir havaları olduğu söylenebilir. oyunda yer alan düşmanlar ise, daha önce de söylediğim gibi çeşitli boyutlarda ve tiplerde robotlardan oluşuyor. aslında vahşi mekanik hayvanlar demek daha doğru olur. görünüş itibariyle bir transformer ile eski çağ çılgın bilim adamı yaratısı arasında bir yerde duruyorlar sanki. demoda rastlananlar tek tipte olsa da, yine tanıtımlardan gördüğümüz kadarıyla oyunun ilerleyen kısımlarında çok çeşitli düşmanlarla karşılaşıyoruz.

    gelelim oyun mekaniklerine. buradaki karşılaştırmayı biraz uncharted örneği üzerinden yapacağım. öncelikle şunu belirtmek lazım ki enslaved, uncharted'a göre biraz daha platformvari bir oyun. bu da daha hızlı olduğu ve çok gerçekçi olmak gibi bir kaygısı olmadığı anlamına geliyor. monkey, sopasını kullanarak veya atlayarak fantastik hareketler yapabiliyor, dimdik borulara koşarcasına tırmanıyor, ama bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum. nate de fizik kurallarının daha esnek olduğu bir ortamı bulsa affetmezdi. önemli olan monkey'in yaptıklarının batmaması ki, kendisini izlerken "hey yavrum be, nasıl da tırmanıyor atlıyor oraya buraya!" diyorsunuz. dövüşlerin de doğal olarak hızlı bir mekaniği var. sopanızla hafif, ağır ve özel saldırılar yapabiliyorsunuz. çok yenilikçi bir şey olmasa da bu alanda, eğlenceli gayet. özellikle bazı bitirici vuruşlarda bir anlığına her şeyin yavaşlayıp kameranın monkey'e odaklanması ve kısa bir an için parçalanan robotun metal aksamı arasından yüzündeki ifadeyi görmemiz çok güzel olmuş bence. "kodum mu oturturum" hissiyatını başarılı bir şekilde vermiş. eminim bu sinematik deneyimlere oyunun devamında da bir çok yerde tanık olacağız. demo bile bir noktada bende, uzun aradan sonra bir oyunda "alla alla cutscene mi başladı? oha kontrol bendeymiş..." şaşkınlığını yarattı.

    oyunla ilgili son olarak birkaç şey daha eklemek gerekirse; monkey karakterine artık ninja theory'nin kadrolu elemanı gibi olmuş andy serkis sesiyle ve hareketleriyle can veriyor ki, bence yine gayet iyi bir iş çıkarmış gibi görünüyor. trip karakteri ise lindsey shaw tarafından canlandırılmış. hikayede ise her ne kadar temelinde journey to the west yatsa da ingiliz yazar alex garland'ın(the beach, the tesseract, 28 days later...) büyük katkısı var.

    oyunun ne kadar başarılı olduğunu üç hafta sonra piyasaya çıktığında göreceğiz. demoda ufak tefek kusurlar görünse de bunlar çok göze batan şeyler değiller. sadece bu kısa demoya bakarak konuşursam, benim tahminim enslaved odyssey to the west'in 80 üzerinde bir not ortalamasına sahip olacağı ve birçok kişi tarafından sevilerek oynanacağı yönünde. tabi demoda görünmeyen, oyunun devamında karşılaşacaklarımız notunu 90 üzerine, unutulmayacaklar arasına da çıkarabilir.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap