3 entry daha
  • üç harflilerkonulu yeni türk korku filmi marid zaten bahsi geçen konulardan korkan biriyseniz ne olursa olsun korkutacak bir film. sırf bu tip konuları hatırlattığı için bir kaç hafta it gibi korkucam ben mesela. ama konudan bağımsız olarak kendi içinde film olarak bana göre başarısız. aslında her filmi kendi içinde değerlendirmek en iyisi tabii ama bügüne kadar en fazla korktuğum türk korku filmi musallatolduğundan izlerken ister istemez karşılaştırma yapmaktan kendimi alamadım. ve kendi sonucuma göre musallatın yanında çok zayıf kalmış bir film diyebilirim. beğenenler kadar beğenmeyenlerin de olacağı filmi gidip izleyin demek en iyisi sanırım, bu tip filmler çoğaldıkça aralarından çok iyi örneklerinin de çıkma olasılığı yükselecek çünkü.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    - film en baştan musallat'ın zayıf taraflarını düzeltip 4 4'lük bir korku filmi yolunda ilerleme yerine, neredeyse her sahnede efekt, ani ses, yapay diyalog kullanarak zaten zayıf olan hikayeyi daha da çekilmez hale getiriyor. hikayeyi zayıf bulmamın sebebi beli çocuklukta bundan kat kat çılgınını dinlemiş olmamdır heralde. küçük yaşta bebeğin beşiğinin yanında gezen örümceğin ayaklarını makasla kestikten sonra sabah kaynanasını ayaklarının kopuk halde debelendiğini gören kadının hikayesini uyku öncesi hikayesi olarak dinlemiş insanım :) ayrıca annemin sırf bana cin çağırıldığında gelmeyeğini ispatlamak için zorla abdest aldırıp, kuja tahtası çizdirerek cin çağırtmışlığı da var. ve herkesin benim gibi manyak olduğunu zannetmediğimden, hikayeyi zayıf bulmayacak olanları da anlarım o bakımdan.

    - benim izlediğim sinema salonundan mıydı bilmiyorum ama filmin neredeyse yarısında oyuncuların yakın plan çekimleri bir yerden sonra dayanılmaz hale geliyor, ki aynı sorun musallatta olmasına rağmen bu kadar göze batmıyordu. bu filmde oyuncuların yüzlerindeki gözenekleri veya hocanın sakal kıllarını yakın plan görmekten görmekten gına geldi. bir de üstüne sabit olmayan kamera gelince (ki sevmediğim bir şey değildir tadında kullanıldığında) film izliyormuşum değil de tanımadığım insanların suratlarına çok yaklaşıp devamlı ne yaptıklarını izleyen pis bir sapık gibi hissetmeye başladım kendimi bir yerden sonra.

    - sebep, hikaye zayıflığını kapatmak mı yoksa türk korku sinemasına uzak doğu etkisi serpiştirmek mi bilmiyorum ama samarramsı/sadakomsu küçük kızın yarattığı gereksiz gerginlikler de bayıcı olmuş bence. belki bu kadar fazla uzak doğu korku filmi izlemeseydim aynı şeyi hissetmezdim, o konuda bir fikrim yok.

    - sanırım hocanın tırsak, kabiliyetsiz ve yazdığı muskaların da etkisiz olmasının sebebi para ile olan ilişkisine, yaptığı işi para için yapıyor olmasına bağlanmış. paranın bu kadar göze sokulması ve gelişen olaylardan en çok onun korkmasının sebebini bu olarak düşündüm.

    filmde bu kadar dikkat dağıtıcı şey olduğu için ilgimi canlı tutmak adına takıldığım ayrıntılar ise şunlar;

    - kimsenin yer ne kadar temiz olursa olsun duş almadan önce amerikanvari bir hareketle bornozunu yere atacağını düşünmüyorum, eğer yapanların sayısı fazlaysa bilemem, saygı duyarım.

    - evi migrostan döşemişler galiba, havlu, çay bardakları vs. çay bardağı demişken, yanlış mı gördüm bilmiyorum ama evde beş kişi varken, tezgahta 6 bardağı vardı sanki, tırsmadım değil, yalanım yok.

    - değil hoca, değil müslüman, hiç bir insan evladı suyu o kadar açık tutmaz lan. sonra neden üç harfliler geliyor.

    - hadi sondaki adam hoca idi tevcidle okudu vs. de filmdeki hocanın duaları o kadar ağır okumasının sebebi neydi ki? sanırsın davudi, insanın içini rahatlatan sesi var, kendi içimden sabırsızlanıp kaç defa felak/nas okudum hatırlamıyorum, kötü mü oldu, kesinlikle hayır.*

    - en dandik korku filmlerinde bile olaylara kayıtsız ve inanmayan elamanlığında bir adabı olur ama bu filmdekinde o bile yok, fakat en iyi oyunculuk da yine bu kişiden geldiği için bir şey diyemiyorum. yoksa "muskaları asla ama asla açmayın!" diyen hocanın burnunun dibinde gerzek gibi kağıdı açmaya çalışmasına gerçekten ne laf söylenirse söylensin az.

    bu kadar çemkirip, sanki bana fırsat verilse daha iyisini çekebilecekmişim gibi atıp tuttuğum film hakkında yaptığım eleştirilerin yanında filmde güzel kısımlarının da olduğunu söylemek isterim,

    - bir iki sahne hakkaten korkunç, bu sahnelerden birinin musallat filminden alınmış olması güzel.
    - karanlıkta beni korkutan gerizekalı insana ben de tamamen istemsizce "allah belanı versin, salak!" derdim.
    - kurana ulaşamama olayı güzel,
    - gerçek hayat ve marid'in götürdüğü garip yer ilişkisi her ne kadar oyuncuların iki taraftaki hareketleri bire bir aynı olsa daha gerçekçi olurdu diye düşünmeme rağmen yaratıcı olmuş.

    son olarak; ya şu çarpılan el/ayakları yapmayın veya bu kadar detaylı göstermeyin en korktuğum şeyler bunlar oluyo hep zaten :( demek istiyorum.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap