1 entry daha
  • hayatimda seyrettigim en iyi filmlerden biri; evet ozgunluk arayasi bir sanatsal kaygiysa onu sonuna kadar tasiyor, filmi bir olay orgusune indirgeyip izleyiciyi zincirleme bir dizi hadiseye taniklik ettirmekten daha ote arayislar icerisinde bir film the time that remains. filmin sinematografik bir analizini yapmak beni asar, onun icin bazi ayrintilara deginmek suretiyle gecip gitsem bana yeter.
    foucault'nun burokrasiyi devletin ya da herhangi gozetici kurumun gozetlenen birey uzerinde tahakkumunu saglamakla gorevli bir iliskiler yumagi olarak goren bir anlayisi var. burokrasi kimi zaman belki de her zaman bireyi tahakkum altinda tutmak icin var. israilin filistin uzerine tam bir guvenlik takintisi uzerine kurulu siyasetini (ulusal ya da uluslararasi) kamuoylari ancak fiziki bir siddet aciga cikardigi zaman farkediyor ve elestiriyor oysa israil devleti burokratik ayrintilar ile filistinli araplara aslinda gundelik hayatin her alaninda an be an eziyet ediyor. filmde bunu mizahi bir sekilde yansitiliyor, surekli bir gozetlenme hissiyle yasatiliyor filistinliler. elia'nin babasi geceleri nasira'ya (bkz: nazareth) balik avlamaya gidiyor ve istisnasiz her gidislerinde bir askeri devriye onlarin uzerine spot isigi yakiyor, kim olduklarini nerden geldiklerini, neden balik tutmak icin bu kadar yol gittiklerini soruyor. bu sorgu sual 2 dakika surmeyen bir formalite ama her gece bu sorulara maruz kalmak bir burokratik iskence filistin halkina sunulan. araliksiz gozetlenmeye filmdeki en uc ornek tank sahnesi. bir israil tanki sokagin ortasina cekmis, filistinli gencin biri de o sokaga acilan bir evden disari cikiyor cop atmak icin. tank namlusunu adama dogrultuyor, artik gozetlenmeyi kaniksamis filistinli genc kendini hedefleyen bir top namlusu esliginde cop atiyor, donuste telefonu caliyor acip lafliyor ve tum bunlar olurken namlu genci takip ediyor... bu ve bunun gibi sahnelerin gayesi belki de filistin'in sadece duvarlar, ucaklar ve gemilerle abluka altina alinmis bir acik hava cezaevi haline getirildiginden bagimsiz olarak israil'in filistin'i bir panoptikona donusturdugunu ve gundelik hayatin her alaninda - cop atarken, sokakta oynarken, gece disari cikarken vs. - tahakkum altina aldigini gostermek. bu da tabi sanatsal kaygilar olmadan belgesel ceker gibi cekilmiyor, elia suleiman'a hak vermek lazim
    bir de filmde elia'yi kirmizi kaskolu dusuk omuzlari ile kameraya tabiri caizse olu balik gibi bakarken goruyoruz, ilgili sahnelerde elia birilerine bakarken belki de bizim ona, filistine bakmamizi ister gibi bir ruh haline soktu beni, bilmem filmi izleyenler ayni izlenimi paylasir mi fakirle
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap