7 entry daha
  • rengi ne olursa olsun o dönemi yaşayan hemen hemen bütün futbol sevdalılarının hemfikir olmadığı iddia. o kupa şampiyonlar ligi'ndeki milan maçından beri gelen bir süreçti. ve bu süreci galatasaray namağlup bir şekilde tamamlayıp şampiyon oldu. o dönem yendiği takımlar da altın çağındaydılar. uefa kupası da bugünkü gibi sikko bir platform değildi. borussia dortmund bir-iki yıl öncesinin avrupa şampiyonuydu. leeds united ertesi sene şampiyonlar liginde yarı final oynadı. mallorca monaco gibi bir devi (o zaman öyleydi) yenip gelmişti o tura.

    arsenal'den bahsetmeye herhalde gerek bile yok. ben sana davor suker'in, thierry henry'nin, marc overmars'ın, patrick vieira'nın, nwankwo kanu'nun, emannuel petit'nin, david seaman'ın, ray parlour'un, dennis bergkamp'ın nesini anlatayım a liseli evladım?

    edit: "şans işte tamam mııaaa" modundaki ergenlere elbette bir şey demiyeceğiz. pedagoglar dururken bize düşmez. önemli olan ayrıntı, aynı galatasaray kadrosunun iskeletini oluşturduğu milli takımın dünya üçüncüsü olmasıdır 2002'de. ama dur bi dakika lan, o da mı şans yoksa hımm... sanırım bize bir şey anlatmaya çalışıyor
76 entry daha
hesabın var mı? giriş yap