157 entry daha
  • "martin scorsese mi vaaaay..."
    filme girmeden önce hakkında öğrendiğim tek şeyin cümle hali bu oldu. "animasyon da eyidir yea" diyerek girdim salona da.
    düşünün, filmi animasyon sandım, o kadar fikirsizim.
    filmden çıktığımda, sanki hayatımda ilk defa bir sinema filmi izlemiş bir çocuk gibiydim -ki çocuklaşmak hoşlandığım bir şey değildir ve pek nadiren başıma gelir.
    filmle ilgili ise söylenebilecek herhangi bir beğeni ifadesi yetersiz kalacak, bana göre.

    aynı salondan bir baba-kız da çıktı, baba kızını azarlar gibi "bir daha önceden bakmadan gelmeyelim sinemaya filan..." şeklinde söyleniyordu. sözlükteki "ayh tam bir hayalkırıklığı, talukatımız sikildi 2,5 saat, götüm gibi olmuş, entelköy'e gideydik eyiydi..." şeklinde yorumları da okuduktan sonra karar verdim, bu türk insanı dediğinin çocukluğu müthiş bir hayalgücü, entelektüel birikim ve macera dolu bir hayatla yoğrulmuş. büyüdüklerinde tatmin olabilmeleri için recep ivedik izlemeleri filan gerekiyor. bu filmi sevmemeleri çok normal. "yarısında çıktığım film"ciler liseli olduğundan onlara bir diyeceğim yok, allah onların belasını vermiş zaten.

    her ne kadar "keşke film fransızca olabilseydi" diye düşünsem de neden ingilizce olduğunu bildiğim için bu konuyu da eleştirmeye değer bulmuyorum. 2011'in en iyilerinden biri, kesinlikle.

    --- spoiler ---

    o değil de, deftere ne oldu?

    --- spoiler ---
229 entry daha
hesabın var mı? giriş yap