731 entry daha
  • ben oldum olası bir dizidir filmdir izlerken en iyi kalpli kimse onu sever onu tutar bir insanım. ama gossip girl'ün ilk bölümlerinde kötü karakter gibi gösterilmesine rağmen kanım blair'e kaynadı ve o gün bugün blair'cı bi insanım. diziyi de blair çerçevesinden izliyorum. blair mutluysa seviniyorum, üzülüyorsa sinir oluyorum. blair'ı seveni ben de seviyorum. blair'e yanlış yapan karakterin üzerini çiziyorum. şimdi kendi bakış açımı anlattıktan sonra başlıyorum analizlerime.

    --- spoiler ---

    dan blair ilişkisi yürümedi. yürümemesinin en büyük sebebi senristlerin ilişkiyi çok saçma sapan bir yerden başlatmaları. duygusal bir yakınlaşmaları olmadı hiç aralarında. mesela çok rahatlıkla blairın babasına olan hisleriyle, dan'in anne özlemi arasında bir duygusal yakınlık kurup, duygusal bir paylaşım oluşturabilirlerdi. ama ne yaptılar vay efendim beraber film izlemeyi seviyorlarmış. bu cümleyi ilk duyduğumuz an "tamam blari la dan'i yapıcaklar belli" dedik hepimiz. beraber film izliyoruz ama sadece arkadaşız, hatta arkadaş bile değiliz. gibi saçma bir çıkış noktasından yola çıktılar. çıkmaya başladıktan sonra da herhangi bir duygu izlemedik. ne bileyim blair dan'le beraber ucuz bir restorantta fast food yiyip bununla mutlu olmadı. tamam karakterine ters zaten ama karakterine ters bir sürü şeyi chuck için yaptı. vay efendim kültürel toplantılarmış bilmem neymiş. herkesin için bayıldı izlerken. en ufak bir tutku kırıntısı bile yoktu. burada tabi içine emekli kaçmış dan karakterinin sıkıcılığına da değinmek isterim. 65 yaşındaki babamın daha süprizlerle dolu bir insan olduğunu rahatlıkla iddia edebilirim ben.

    chuck konusuna gelince. ben öncesinde gayet chair'cı bir insandım fakat şu otel meselesi ve jenn olayından sonra tabiki chuck'tan soğudum. istedim ki blair bi şekilde intikam alsın, illaki barıştıracaklarsa ondan sonra barıştırsınlar. geldiğimiz noktada blair bir evlilik yaptı ve danle bir ilişki yaşadı ama benim içim soğumadı açıkçası çünkü bu süreçte chuckın burnunun yeterince sürtündüğünü izleyiciye göstermediler. bi kendini helak etsin, bi yemelerden içmelerden kesilsin biz de şöyle ağız tadıyla bir sezon izleyelim dedim ama öyle olmadı pek. hırsızlara yüzüğü vermemek için bıçaklanmıştı bir kere, orda içimin yağları erir gibi oldu ama sonra gitti başka birine aşık oldu falan filan. kısacası chuckı affetmedik ama idare edicez artık mecburen.

    bir başka tespitte bulunarak sözlerimi sonlandırmaya doğru yaklaşacağım. şimdi bu dizide esas kız seranaydı (ki kitabında blair'dır esas kız). geldiğimiz noktada apaçık ki esas kız blair. bu süreçte dizinin erkelerine baktığımızda, 1. sezon ilk bölümlerde esas erkek nate'ti. şimdi nate bölüm boyunca hiç görünmese "ya bi nate vardı" diyecek biri çıkmaz. o derece silindi gitti adam, bütün yakışıklılığına rağmen. ne zaman balir'le aralarında bişey kalmadı, nate silindi. yine 1. sezon ilk böümü açıp tekrar izleyin, yalan dünyada ki orçun'dan hallice birini göreceksiniz adı chuck. kızlara tecavüze yeltenen, bir kadınla ancak para ödeyerek beraber olabilecek, sapık tipli bir ergen. ne oldu sonra blair'e aşık oldu. bakın yine sihirli sözlük geçti. blair'e aşık olmasıyla beraber chuck, chuck oldu. popüler oldu. dizide en çok fanı olan erkek karakter oldu. yine aynı chuck blair'den uzaklaştıktan sonra (ayrıldıktan sonra demiyorum, birbirlerinden uzaklaştıktan sonra) silindi. neymiş anası kimmiş, babası jack'miymiş kimsenin pek umurunda olmadı açıkçası. ilk sezondan itibaren böğründe 73'lük bir amca ikamet eden dan, ne zaman ki blair'den hoşlanmaya başladı. biz dan'i sallar olduk. yani blaire yaklaşan popüler oluyor dizide. şimdi bile nate "ben blairi özledim, onu unutamadım" falan dese, çıkmalarına bile gerek yok, hoşlanmaya başlasa sadece, nate yine önemli biri olur. hatta serena bile ilk sezon blairle uğraşırken popülerdi. blairden uzaklaştı. o bile silindi gitti.

    --- spoiler ---
331 entry daha
hesabın var mı? giriş yap