4 entry daha
  • "it was you
    who gave adam the opportunity to err
    i did not know, how much this fortune had fallen to my lot
    i was young and wondered why, in my life, i hadn't my measure of fault"

    aşina olduğum bu dizelerle başlıyordu tesadüf eseri izlediğim bir kısa film. apaçık iran sinemasına ait bu filmin neden ismet özel'in dizeleriyle başladığınıysa yönetmeniyle birlikte öğrendim. faysal soysal; kürt asıllı türk yönetmen. tıp fakültesini şiire daha çok vakit ayırabilmek için yarıda bırakıp eczacılık fakültesine geçmiş. tarkovsky ve iran sinemasıyla tanışmasının ardından da bu alanda master yapmak için tahran'a gitmiş. hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yaptığı üç yol onun ilk uzun metrajlı filmi.

    sanıyorum ben bir sinema tüketicisiyim. çekim tekniklerinden, kurosawa vari anlatımdan, kubrick'e yapılan göndermelerden anlamam pek. anlatılanı anlamaya çalışırım film izlerken. bu manada çoğu zaman çok da derin düşünmeye gerek kalmaz. lakin üç yol, meramı olan bir film.. hakikat, rüyalar ve aşk. yusuf, bünyamin ve züleyha. şiirsel bir üslupla sorulan sorular: hayallerle mi değiştirmek isterdik dünyayı, rüyalarla mı? arınmak için adanmak. yahut kendinden kaçmak. kendinden kaçmak var mıdır, varsa nereye kadardır? varılan yer başkası mıdır? evren: arama yeri. rüyalar: kendine giden yolda bir anahtar. bosna, toplu mezarlar, batman, yükselen sular..

    belki her şeyden evvel bizden, batı'nın eli değmemiş, değişmemiş, doğulu bir anlatımı olduğu için izlenilecek bir film üç yol. ve the dreams of lost time gibi üç yol'a da fazlasıyla yakışırdı ismet özel'in dizeleri:

    "hata yapmak
    fırsatını adem’e veren sendin
    bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
    gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda "
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap