59 entry daha
  • filmin bilim kurgu yanını bir kenara koyarsak; erkeklerin "kadın"la alakalı ilkel korkularını bataklık-vajina metaforuyla güzel ifade etmiş.
    hakkında görünüşünden başka bir şey bilmediği kadının cazibesine kapılıp büyülenmiş gibi ona doğru çekilirken, kadının içine girme dileği gerçek oluyor ama bir daha hiç çıkmamacasına. adam iradesini kaybedip bütün varlığıyla penis oluyor sanki ve kadının rahminde kayboluyor, orada sindiriliyor, hiç oluyor. mitolojide, denizcileri şarkı söyleyen güzel sesleriyle cezbedip sonra derin sulara çekip öldüren deniz kızı sirenler gibi. deniz olsun, bataklık olsun, su rahmi simgeliyor.
    erkeğin, duygusuz cinselliğin zevk vaadine karşılık, iradesinden vazgeçmesinin yarattığı korkunun izlerini modern şehir efsanelerine kadar daha bir çok yerde görebiliriz. (örn: uyandığımda buz dolu küvetteydim böbreklerim çalınmıştı) bu ilkel korkunun gerçek hayatta somut karşılığı "evi üzerine yaptırıp ya da düğün altınlarını çalıp kaçan kadın" şeklinde olsa gerek. ya da (bkz: bulgaristan'dan gelen cevapsız çağrı) ama aynı şekilde erkeğin kadına üstünlüğüne gelince onu da filmin sonunda görüyoruz; kaba kuvvet, kadının iradesini zor kullanarak bastırma, tecavüz ve yok etme. burada maalesef metafor filan yok, gerçek hayatta da olan şeyler.
83 entry daha
hesabın var mı? giriş yap