11 entry daha
  • hoş mekan. duvardaki afişler, posterler... türkiye'den örnek verirsem kadıköy'deki son gemi'yi andırdı bana.
    viyana'da yemek içmek gerçekten pahalı ama ilk defa burada kendimi kazık yiyormuşum gibi hissettim.

    ayrıca garsonlar öyle anlatıldığı kadar sevimli değil. mesela bizimle ilgilenen şişman bir garson vardı, menü istedik "menümüz yok, kalkın kara tahtadan bakın" dedi. sonra da hesap gelince "lan bunun fiyatı böyle miydi?" diye düşünmeden edemedik. hesabı istediğimizde adama pek ısınamadığımdan mümkün olan en küçük bahşişi bırakabilmek için cebimdeki cent'leri sayarken -tabiri caizse küfür gibi bir bahşiş bırakacaktım- adam bana "service is not included" dedi. üstelik bana! yaşar ustaya. kabalığa bak. leopold amca'nın duvardaki resimde gözleri doldu... ben de "then include it" dedim. garson kelime oyunumu anlamadığı gibi "en az %10" dedi. öküze bak... onu da mı ben hesaplayayım? ben de ona "bizde bugüne kadar kimin parası kalmış tosun?" dedim. hesap 31.2 euro tutuyordu, ben toplam 33 verip "az ye biraz, az ye..." diyerek çıktım...

    bu arada bahsedilmemiş ama akşamları saat 10:30'dan sonra çıkardıkları buchteln adında içi reçelli bir ekmekleri var ki enfes. maria theresien dedikleri portakal likörlü kahve de iyi. bu arada çakallar reçelli ekmeğin tarifini saklıyormuş. bence kesin şişman garsonun işi ama dur bakalım...
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap