9 entry daha
  • o zamanki konjonkturun destegi ile actigi ofis gumussuyu'ndaydi. disaridan bakan goz dernek olarak gorurdu ama cok kabaca(?) distributorluk isi idi.

    gorusmeler icin genelde the marmara kullanilirdi, ya da hilton'un karsisinda yol ustunde bir restaurant vardi. niyeyse adi avni, zihni gibi bisey olarak canlaniyor ama hatirlayamadim adini. ramazan'larda tum siyasi erkan iftar icin oraya gelirdi, normal zamanlarda da gorusmeler icin istanbul'da bulunanlar oraya gelirdi. sahane domates corbasi yaparlardi. (hos orada goremedigini de the marmara'da gorurdun zaten).

    o donem ofisteki dis baglantilari (fransa, almanya) saglayan onemli burokratlardan birinin ogluydu. gerek yurt disi gorevlerde bulunmus gerekse yurt icinde onemli koltuklarda oturmus bir burokratin oglu. yasca da buyuktu. sonradan ayni adam tesadufen tmsf'de denk geldi. avukat olmamasina ragmen hukuk musavirliginde gorev almisti tmsf'nin en agir operasyonlarinin yasandigi donemde.

    ordu ile iliskileri yuruten bir albaydi. istihbarat albayi idi yanlis hatirlamiyorsam. guzel adamdi velhasil kilo problemi vardi. mahlasi ayi idi diye hatirliyorum, kafasi zehir gibi calisirdi. yillar sonrasi tasfiye doneminde elindeki evraklari ele gecirmek icin trafik kazasi tertip edip bayiltmislardi. yogun bakimi birbirine katmis evraklari getirin diye, hemsireleri, doktorlari zor almislar elinden sakinlestirici vurup. o cusse ile yapabildiklerini kimse bakip da tahayyul edemezdi.

    emniyet tarafinda bir amir vardi, bir donem istanbul emniyet mudur yardimciligi da yapmisti. sonradan kizaga aldilar siyasi bir takim mevzular yuzunden. (hos o da rahat durmuyordu, zirt pirt milletvekili adayi olucam diye ugrasiyordu) 5 kisilik ekip vardi o donem istanbul emniyet mudurlugunde, her gece biri cikar devriye atardi istanbul'da. onca mevzuya girip cikmisligi vardir, yillar sonra az kalsin ticaretten gidiyordu got altina. tam bu balyoz vs donemi basladiginda telefonda trakyali bir peynir tuccari ile konusurken dinlemeye takildi gorusmeler. savci cagirmisti "uyusturucu mu satiyorsunuz siz" diye de olay cikmisti adliyede. uyusturucu saticilari da peynir diye kodluyorlar eroini dinlemeye takilmasin diye, bunlar da o donem takibe almislar bir grubu, bu da denk gelince tuzu biberi olmus. kufur kiyamet tabi suclamayi duyunca, zor sulh edilmisti.

    diger bir amir de mali subedendi ki evlerden irak. onu yazayim desem 2 cilt kitap cikar.

    degisik kadroydu velhasil kelam. emniyetcisi, ordu mensubu, burokrati. ucgen ucgen diyorlar ya, uc kenar yetmez oyle iliskileri tanimlamaya.

    aradan bu kadar yil gecip de hala itirafciligi vs'si konusulurken rahmetli tevfik'in devlet destegi ile orduya sagladigi ekipmanlardan bahsedildigini hic duymadim niyeyse. hele de o donemlerde "onu siz alamazsiniz", "bu size satilamaz" gibi sacma sapan yasaklarla ugrasilan donemde, terorun ayyuka ciktigi donemde dogu calkalanirken hava taarruzuna yonelik hicbir ekipman alimi yapilamadigi donemde gerceklestirilen calismalar.

    ve niyeyse cakici'sindan ciller'ine hersey hakkinda atilip tutulmusken o aksam masada oturan 2 ogretmenin niye orada oldugu, izmit'teki arsanin neden bu kadar onemli oldugu, sokak ortasinda insanlarin taranmasina kadar giden olaylarin nasil sekillendigi ile kimse ilgilenmedi.

    mafya hesaplasmasi, bitti gitti. hos 90'larda yasanan cinayetler ya mafya hesaplasmasiydi, ya teror kurbaniydi, ya fraksiyonlarin eylemiydi ya da egitim zaiyatiydi.

    simdiki gibi intihar eden(?) pek yoktu.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap