449 entry daha
  • krizlerde belli başlı aşamalar vardır;

    - ilk olarak temel ihtiyaç olarak sayılan aslında satın alması lüks sınıfa giren inşaat sektörü. bizim gibi gelişmekte olan ülke sınıfları, kriz anında dışarıdan gelen sıcak parayı direk inşaata yatırır. bizim ülkemizde de bu durum yaşanmıştır. avrupa'nın 10 seneden beri içinden çıkamadığı bir kriz hali var, bunu herkes iyi kötü biliyordur ve yasalar yatırım olayını çok karlı kılmıyor. bunun üzerine amerikanın mortgage balonu da eklenince brezilya, türkiye, gibi gelişmekte olan ülkeler ve diğer az gelişmiş ülkeler cazibe haline geliyor. aslında bakarsanız çin gibi refah yoksunu gelişmiş ülkeler bile artık potansiyel yatırımcılıktan çıkmaya başladılar, neyse. bu gelen sıcak paranın ülke içinde döndürülme konusu var şimdi. bizim için bu konu inşaat ve yol düzenlemelerinden geçiyor. çoğu il'e baktığınızda artık şunun farkına varmışsınızdır. son 7 senedir, bütün illerin merkezlerinde yol çalışmaları ve çevre düzenlemeleri var ve inşaat sektörüyle de birleşince şehirler merkezlerin arka taraflarına doğru kaymaya başlıyor. bu durum ekstra'dan, yol ve çevre düzenlemesi gerektiriyor. bu döngü böyle 10 yıl sürüyor. yolları yeniliyelim derken, bitmiş yola bir daha başlama, yol genişletme, zift üstüne zift dökme gibi garip alışkanlıklar çıkıyor ve belediye bu yolla para döndürmüş oluyor. tabi belirli kişiler bu mali tabloda hayvan gibi zenginleşiyor. neyse durumu açıklamak babıyla, eğer gelişmekte olan ülkelerde kriz durumu anlaşılacaksa bu durum ilk inşaat sektöründen çıkıyor. ev yapım maliyeti artıyor, gereksiz bir ton bina dikiliyor ve ev alan kişi sayısı bulmakta sıkıntı çekilince fiyatlar artmaya başlıyor.(maliyetle orantısız şekilde) şimdi bu duruma bakıp ülke'de kriz var mı yok mu? çözmek daha kolaylaşır diye düşünmekteyim.

    - ikinci konu direk lüks tüketim maddeleri. en babası da otomobil sektörü. türkiye, son 10 yılda çok iyi bir ikinci el oto pazarı yarattı. o kadar sağlam yarattı ki çoğu galeri sahibi insanlar, artık ikinci el oto alım satımıyla para sağlamaya başladı. bunun dışında gelişen diğer şey ise oto kiralama oldu. rent a car'lar dışında çoğu galeride, araba kiralama seçenekleri mevcut.(kişisel bazda olsun, şirket bazında olsun) doların 1.30 - 1.40 civarında seyrettiği vakitler(2007 civarı) otomobil satışlarının patladığı dönem olarak görülmesinde fayda var. kriz sonrası ülke bir kaç sene idare edince durumu, bu olay göze batmadı ama önümüzde ki iki sene içerisinde otomobil satışları durma noktasına gelebilir. doların 2.50'yi aşması, benzin zammının cılkının çıkması gibi konular sadece birinci el değil, ikinci el otomobil pazarlarını da vuracak. millet zaten 2005 ya da 2006 model arabalarını elden çıkarabilmek için kıçını yırtıyor. zaten bedelli askerlik parasını çıkarabilmek için kaç kişi arabasını satmış, merak eden varsa, o dönemi iyicene araştırabilir. kaynak sıkıntısı had safhaya ulaşmış vaziyette. lüks tüketimde altını pek fazla saymadım çünkü altın konusu her dönem değişiklik gösterebiliyor. bu yüzden en önemlisi otomobil pazarı.

    - üçüncü olay ise aslında yaşamı devam ettirmek için gerekli olmayan ama zaman içerisinde temel tüketim maddeleri haline gelmiş ürünler. bunlardan en önemlisini sigara, kola, egzantirik çikolatalar vs. gibi ürünler teşkil ediyor. sigara fiyatları vergilendirmeler sayesinde 10 lira barajına dayanmış durumda, iki üç sene içerisinde bu hızla devam edilirse, en boktan sigara 8-9 lira olabilir bilginize. kıçı kırık gofretlerin aldığı durum ise içler acısı olmaya başladı. en boktan gofret bile alt limit olarak 1 liraya dayandı. iki ısırıkta biten çikolatalar ise 3.50, 4 lira civarında geziniyor. zaten bunun yanında kola olayı ise efsane boyutlara ulaşmaya başladı. eğer bunların alımında azalma ve tekleme yaşanıyorsa kriz, temel tüketime yandan girmiş ürünlere bile sıçramış demektir ki bu tehlike çanlarının çalmasını gösterir.

    - son üç senenin konusu ise absürt doğalgaz ve elektrik fiyatlandırmaları. bu konuyu kısaca geçeyim. ev tüketiminde ana konular ilk olarak, faturalar sonra mutfak, yiyecek, içecek sonra temizlik malzemeleri en son ise şahsi ihtiyaçlardır.(giyinme, teknoloji) eğer ki daha ilk şıkta teklemeye başladıysanız, o ülkede baba bir kriz çıkmak üzeredir. net.

    - zaten ülkemiz hiç bir zaman refah yüzü görememiştir. menderes ve erdoğan dönemlerinde belli başlı bir refah yakalanmış ama bu refah halka iyi yansıtılamamıştır. özal'ın söylediği '' benim memurum işini bilir'' lafı hala ülkenin nasıl para kazandığını gözler önüne sermektedir. kişi başına düşen milli gelir'in 10.000 hatta 12.000 dolar olduğu gözükmektedir aslına bakarsanız yalan değildir ama istatistik konusu genel olarak yalan olduğu için gerçeği çarpıtmaktadır. sınıflar arası uçurum git gide artmaktadır ve evet, eğer bir ülkede kriz yakalamak istiyorsanız, fakirlere bakmayacaksınız, orta sınıfa bakacaksınız. eğer bir ülkenin orta sınıfı yok olmaya başlayıp, zengin ya da fakir gibi iki grup arası, keskin çizgiler çekilirse, o ülkede kriz çıkması elzemdir ve bizim ülkede son 6 senedir bu durum yaşanmaya başlanmıştır. ülkenin orta tabanı yavaş yavaş kaybolmaktadır. zengin ve fakir tabanlar o boşluğu doldurmuşlardır.

    - kredi kartları konusuna girmeyeceğim. o her zaman problemdir. 1000 lira maaşla, sadece tek kalemde 2500 liralık telefon alma, şuursuzluğuna ulaşan bir millet varsa, diyecek pek bir şey yoktur. bu kimin suçudur, halkına refah göstermeyen devletin mi? bir bakıma evet ama kapitalizmin gazıyla, maaşının 3 katı hatta 4 katı absürt alışveriş yapan bir toplumla ekonomi zaten düzelemez ki. adam ev kirasını ödeyemez, gider mavi'den 150 liraya bir tane gömlek alır. çocuğuna ekmek alamaz ama tek kalemde 2500 liralık telefon alır. öbür kredi kartlarının borçlarını ödemeye çalışırken, sistemin anasına avradına söver(haklı) ama sonra gider, 3000 liralık lap topu gözünü kırpmadan alır.(haksız) yani refah konusunu yansıtacak olan devlet'dir orası doğru ama dengesizliği gözler önüne sermeye çalışıyorum burada.

    - sonuç: ülkede kriz var mı? siz yorumlayın. ehe
1416 entry daha
hesabın var mı? giriş yap