mustafa yenigün

• her karadenizli gibi cernobil'in etkilerini fazlasiyla yasamis bir ordulu. ^*
  
  bizlerin yaylara asik olma nedeni, bakir olmasi, dokunulmamis olmasi, yesil olmasi, sakin olmasi, duru olmasi idi. o guzelim topraklara yesil yol adi altinda rant kapilari acarak o yorelere nasil zarar verilecegini aslinda cok iyi biliyoruz. uzungol'e ne yaptiklarini hepimiz biliyoruz, 10 yilda sahit olduk.
  
  son haber bultenindeki cikisi ile de gururumuz olmustur, bu devirde bunca cahile ragmen bu kadar acik olmak kolay degil, hele de calistigi sektorde. tebrik ediyorum cesaretini, karadeniz boyle guzel insanlar sayesinde ayakta kalacaktir.
  
  konusmanin ozetini cikarmislar, ben de ekliyorum.
  
  "ey sevgili devlet, biz sana sevgili diyoruz ama sen betonu, asfaltı daha fazla seviyorsun. çünkü beton ve asfaltın gittiği her yere, hemen ardından rant da gidiyor. sen yayla çocuğunun önünden lüks cip geçirirsen, bir de yayla turizmi diye cennet köşelere otel dikersen, kusura bakma ama bizim gözümüzde koca bir hiç olursun. karadeniz'in dalgası gibi hırçın anaları, iş makinelerinin önünde durdu. toprak da anadır. sana da devlet ana dedik ama senin analığın laftaymış. sen doğanın hediye ettiği ne varsa üzerine beton dökmeye başladın. karadenizin yeşili doların yeşilinden daha güzel. çernobilden nesli kurumuş insanların toprağına nükleer santral yapmaya kalkıyorsun. bak sen devletsin ama bilmezsin. karadenizdeki mezarlıklara gir de bir gez, hayatının baharında çernobili gören kim varsa 60'ını görmeden kanserden ölmüş. biri de benim babam. o yüzden havva ana gibi benim de sana soru sormaya hakkım var ey devlet, hem de kendi şivemle: sen kimsin la! sen nesin?
  
  sen kimsin la ?