30 entry daha
  • yakın bir arkadaşı(*) anlatmış kendisini. tıpkı derya abi gibi, hüzünlü ve dokunaklı bir yazı olmuş. o bizim emekçi dostu(!) dergilerde üç kuruşa sigortasız çalıştırıldığını da anlatıyor, en çok o dokundu içime.

    yazıdan bazı bölümleri alıntılıyorum;

    --- spoiler ---

    karaköy rıhtımına yanaşan o büyük transatlantiklere bakar, içinde yaşananlar ile ilgili tahminlerde bulunurdu. karikatürlerine konuları gerçek hayatın tam içinden imbikten geçirir gibi süzerdi. “şimdi orada öpüşüp, sevişenler de vardır. belki de hayatının son deminde dünyaya açılmak istemiş olanlar da. paraları çok olanlar kumar masalarının etrafına dizilip poker oynuyor büyük paralar sürüyorlardır… acaba orada kavga edenler var mıdır? kaç hayat sığar bu gemilere? beyoğlu'ndaki gibi; kız araklamak isteyen erkekler briyantinli midir ki? zengin koca bulmak isteyen dar paçalı pantolon, mini etek giyen yüzlerinde tonla makyajlı avcı kızlardan var mıdır, varsa kaç tane vardır bu gemide? uzar uzar uzardı sorularımız ve cevaplarına birlikte gülerdik henüz çizilmeden.

    .....

    dünyayı değiştirirdi bir gecede olmadık renklere boyar, kimi zaman morcivert, kimi zaman kırmızısı bol olanından orange olsun dünya ister, hatta yeşilin en cırtlağına boyamak isterdi. savaşlar olmazsa, barışa gerek de olmaz der, duruma karşı çıkar, savaşları durdur, çocukları büyütür, ölmelerine engel olan hislerimizi ve sözlerimizi çarpıştırırdık çalışma masalarımızda.

    .....

    nazım hikmet'i anar, ahmet arif şiirleri okur, ara ara attila ilhan şiirlerini dinlerdik youtube'dan. can babanın, cemal süreyya'nın şiirleri çok zaman fon sesimiz olmuştur demlenirken yavaş yavaş. pablo neruda ve konstantinos kavafis'in dizeleriyle de karikatürlerini beslemiştir.

    .....

    çok iştahlı değildi kanser tedavisi görene dek ama neşe'nin (cehiz) pişirdiği balıkları ve fesleğenli makarnasını, benim yaptığım değişik börekleri yemeyi severdi. balık ve balık mevsimi dendiğinde aklına gelen ilk isim neşe olurdu. böreklerden en çok peynirliyi sevse de sebzeli börekleri de yerdi ama mantarlı böreği asla es geçemezdi. “bugün cebim kabarık leman'dan 100'lük geldi, mantarla yufka dışında ne alıp sana gelsem börek yapar mısın” demesini özleyeceğim.

    .....

    derya sadece karikatürist değildi, iyi bir ressamdı da. son nefesine dek kitap kapakları, portreler ve sulu boya resimler yaptı. en son arton boyacıyan'ın “yeter” isimli parçasına yaptığı klip çizimlerinden 400 tl aldığında zengin olduğunu söyleyecek kadar gönlü tok arkadaşımız, az kazanıyordu. özünde sigortasız çalıştığı (emekçi dostu) dergilerden aldığı ücretler ev kirasına bile yetmiyordu ama o bunu en yakınındakine bile hissettirmiyordu.

    --- spoiler ---

    çok daha fazlası var yazıda; askerliği, son gecesi, cenazesi, beyoğlu ve cihangir'de gezişleri, hastalığı, gece çizimleri, kıyafet seçimi ve dahası...

    yazının tamamını okumak için; http://www.haberingundemi.com/…ir-derya-makale-9455

    (*): gazeteci hatice özbay. "annelik ömür boyu" adlı kitabın yazarı.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap