7 entry daha
  • geçen sene bu zamanlar, bir yakınımın kardeşine lösemiolabileceği hatta daha da kompleks bir rahatsızlığı olduğundan tam teşhis koyulamadığı ama en iyi ihtimalle lösemi olduğuna dair bir teşhis konmuştu. net olmamasına rağmen bile, ilk konuşmamızda ben durumu idrak edemeyip "ne, kim, lösemi mi" gibi sorular sorunca ağlamayı kendine yediremeyen titrek bir sesle "kardeşim ya, benim kardeşim" diye feryat etmişti ve bu söz hala kafamın içinde çınlar durur. çünkü "kardeşim" dediğinde hafızamda kardeş kelimesinin vurduğu ne kadar anı varsa hepsi canlandı ve lösemi olduklarını ya da çok sancılı bir süreç yaşadıklarını düşündüm birdenbire... birdenbire tüm gündemlerinin, gündelik planlarının, sıradan anlaşmazlıklarının tam ortasına ölüm korkusunun düştüğünü koca bir fil gibi...

    bu çok ağır ve başına gelmeyenin de kolay kolay anlayamayacağı bir yük. herşey ama herşey birdenbire donup kalıyor... sonrasında da herşey yön değiştiriyor. en kötüsü de hastaya durumun vehametini anlatamamak hem de hastalık kendini fiziken çok kötü ve ürkütücü hallerde göstermeye başlamışken...

    şu an kendisi gayet iyi merak etmeyin, içinizi şişirdim belki de. fakat başımıza gelmediği sürece, birçoğumuz hayat meşgalelerimizden başımızı kaldıramadığımızdan bu hastaların ve ailelerinin çaresizliklerine derman olmayı bırakın haberimiz dahi olmuyor. hazır burada haberdar olduğumuz bir fırsat varken, hadi...
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap