3 entry daha
  • domatesleri tek tek koklayıp koydum poşete, salatalığın en güzelini, biberin en tazesini seçtim, her şeye "organik" diyen manava takıldım. yolun diğer ucundaki yumurtacıya gidip, köy yumurtası aldım. haftalardır ekmek girmeyen evime, fırından yeni çıkmış tahıllı ekmek soktum. kahve insanı değilim ben, çay severim. ama gittim, o "french press" denen zımbırtıyı aradım, buldum. ilk defa filtre kahve seçtim; aroması/ yumuşaklığı/ yoğunluğu arasındaki denge ile cebelleştim. bira aldım sonra, kollarımın taşıyabileceğinden fazlasını yüklendim. şikayet etmeden hepsini taşıdım, evime. sakin sakin yerleştirdim, yavaş yavaş hazırladım. sonra bekledim, çokça bekledim. ışıkları açmadım, karanlıkta bekledim. ses çıkarmadım, sessizlikte bekledim. ama hep hazır bekledim...

    biri gelecek miydi sahiden? hiç bilmeden, hep hazır bekledim.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap