1 entry daha
  • tarihsel olguların periyodik olarak tekrar etmesidir. ilk olarak hint mitolojilerinde geçmektedir. daha sonra döngüsel tarihi sistemli bir şekilde ele alan ibn haldun olmuştur. ona göre tekerrür eden şey uygarlıklardır, her uygarlık birer insan gibi doğar büyür ve ölür. fakat buradaki tekrar tarihsel olgu bağlamında olmayıp sadece uygarlıkların belirgin kaderlerindeki benzerliklerdir. daha sonra spengler bu kavramı biraz geliştirerek uygarlıkların insandan ziyade mevsimlere benzediğini iddia eder. ancak kendisiyle çelişen ve ibn haldun ile örtüşen kısmı, kış mevsiminde uygarlıkların ölmesi ve ilkbahar mevsiminde yeni uygarlıkların doğması idi. yani bir devamlılık yoktur. bütün bunların yanında spengler, ibn haldun’dan farklı olarak yaklaşık 2100 yıllık devirden bahseder. yani bugün yaşanılan olaylar, 2100 yıl öncesinin bir gölgesi niteliğindedir. spengler’ın yaptığı en büyük keşiflerden birisi de yaşadığı dönem avrupasını antik yunan dünyasına benzetmesidir. bu en çok toynbee’nin dikkatini çekecektir. bunlardan başka spengler, kendi dünyası için önemli bir kehanette bulunur: bu kehanet batının çökmesi olacaktır. ya da batının kış mevsimi yaşayacağını iddia eder. toynbee bunu reddetmekle birlikte 2100 yıllık deviri biraz değiştirmiştir. toynbee’nin döngüsündeki devir yaklaşık 2350 yıldır. o, kendisini thukydides ile özdeşleştirip birinci dünya savaşı süreciyle peloponnez savaşlarındaki benzerliğe dikkat çekmiştir. bu, döngüsel tarih keşiflerinin dönüm noktası olarak kabul edilebilir. daha sonra kurulan modeller bu varsayım üzerinden gitmiştir. ancak toynbee bunu genişletememiştir. hem zamanı çok fazla geriye götürememiş (götürse bile mezopotamya tarihi bilgilerinin az olması onu mısır tarihine yönlendirmiş) hem de coğrafyasını genişletememiştir. coğrafyasını genişleten sorokin olmuştur. sorokin denkleme rusya’yı da katarak modeli sağlam bir zemine oturtmuştur. yani birinci dünya savaşı’ndaki rusya faktörü ile peloponnez savaşı’ndaki pers faktörü modele ilave edilmiştir.
    genel olarak modelin analizi ve bundan sonraki çalışmalara bakıldığında, adı konulmamış değişken bir coğrafyaya rastlamaktayız. marx, hegel, spengler, toynbee gibi toplumbilimcilerine baktığımızda antikçağlarla ilgili çıkarımları genellikle antik yunanistan, antik mısır, antik mezopotamya gibi takıntıları ortaya çıkmaktadır. daha sonra roma medeniyeti ilgilerini çeker. yani antikçağlarda medeniyet haritası daha küçük ve gitgide büyüyen bir izlenim bırakmaktadır. antik çin ve japon uygarlığı kimsenin ilgisini çekmemektedir. ya da maya uygarlığı. ilgili olunsa bile döngüsel modele katılabilecek özellikleri belki de görülmemiştir. kısaca, cebimizde değişken bir coğrafyamız var. coğrafya hareket ediyor ve gittikçe büyüyor.
    ikinci problem, süreklilik idi. her ne kadar spengler kış mevsimini devreye soksa da belirli zaman sonra kendisiyle de çelişmektedir. bu problemi, marx’ın tarih anlayışıyla çözebiliriz. özetle, kış mevsimi = feodal dönem. ya da şöyle bir tanım olabilir: “feodalizm, toplumların kış uykusuna yatmasıdır.”
    çıkarılacak sonuç: değişken bir coğrafya var. bunun adı etkileşim alanı olsun. döngü sadece bu alanın içinde gerçekleşmektedir. alanın dışında kalan yerler döngünün de dışındadır. bu coğrafya mezopotamya ile başlamıştır. oradan orta anadolu ve doğu akdeniz’e, oradan fenike kolonileşmesi ile akdeniz’e, roma ile akdeniz sahasına ulaşmıştır. feodal çağ olan 600-1400 yıllarında etkileşim alanı genişlememiştir. coğrafi keşifler ve akabinde kolonializm ile önce amerika kıtalarının merkezi, sonra kuzey amerika, çin ve doğu asya etkileşim alanına katılmıştır. 1730 yıllarında beklenmedik bir kayma ile etkileşim alanı iran, rusya ve orta asya gibi doğuya genişlemiştir. bunun etkisi olarak da her devlet, kendisinin bir batısındaki devletin karakterine bürünmüştür. osmanlı’da lale devri sonrası batılılaşma başlamıştır. avrupa’nın iplerini tutan fransa, bu özelliğini avusturya’ya devretmiştir. rusya’da petro dönemi ile batılılaşma başlamıştır. isveç etkinliğini kaybetmiş, ingiltere büyük britanya’ya evrilmiş, ispanya’da veraset savaşları başlamış, safeviler yerine osmanlı tipi fetihçi avşarlar gelmiştir.
    döngüsel modelde türkiye’nin yeri sorusunun cevabı, kıbrıs’ta aranmalıdır. (evagoras/eugoras ve 2350(22) yıl sonrası.)
    gelelim bugüne. 2016’nın döngüsel modeldeki kaynağı yaklaşık mö305-306 yıllarıdır. (2350 yıl toynbee’nin yaklaşık tahminidir. döngü, bizim tahminimize göre 2322-2331 yılları arasındadır)
    model: bu devir/önceki devir
    kuzey amerika – magna grecia (güney italya)
    çin – kartaca (tunus)
    japonya ve mançurya – sicilya (syrakuze)
    avrupa – güney yunanistan ve ege
    doğu avrupa – batı anadolu
    ortadoğu – hatay, kenan, lübnan, filistin, gazze, iskenderiye ve kıbrıs bölgesi
    orta asya – kuzey mezopotamya
    rusya – anadolu’nun kalan bölgeleri
    nato: makedonya
    mevcut siyasi tarih: (birer cümle ara ile)
    1991’de sovyetler dağıldı. mö 331’de persler dağıldı. 2000’lü yıllara kadar kozmopolitlik yükseldi. mö 323’e kadar iskender, yunanlılarla persleri ortak kültürde eritti. 2006’dan itibaren yeniden savaş başladı (rusya ve desteklediği baas rejimleri, iran vs suudiler ve ılımlı müslümanlar vs nato vs ab). diadoklar savaşı (antigonos vs ptolemy vs makedonya vs yunan şehir devletleri)
    ortadoğu için beklenen yeni yapı: selevkos imparatorluğu
    uzakdoğu için uzun vadede beklenen yeni yapı: roma
    uzakdoğu için beklenen savaşlar: kartaca – sicilya savaşları
    doğu avrupa için beklenen savaşlar: ipsos savaşı
    gelecek ortadoğu: ptolemy ve selevkosların bitmeyen savaşları
    dünyanın yeni efendisi: roma
    kaynak kitaplar
    1
    2
    3
    4
    5

    kaynak blog

    videolar:
    1
    2
    3
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap