106 entry daha
  • evet yokuşu ile nereye sapacağımızı anlamak için, mısır'ın ünlü yazarlarından olan galal amin'den gayet mümkün olan geleceğimize dâir ortadoğu'dan bir tecrübe aktarayım. galal amin, mısır'daki kendi görgü tanıklıklarını da içeren kitabında*, hüsnü mübarek'in yönetime geçtiğinde liberallerle, solcularla ve toplumun diğer kesimleriyle ortak karar alacağı yemini ortaya atarak herkesi nasıl avladığından bahseder. ülkesi mısır'a geri dönenlerle, barış ve demokrasi havasına kanarak destek verenlerle dolar sokaklar. sonra ne mi olur?, diktatörlük tahsis edildikten sonra baskıların yanı sıra beklenmedik bir şey daha yaşanır: soft state'e dönüşür ülke. yani insana kıymada, zulümde ve ifade özgürlüğünü sıfırlamada cevval olan devlet, sıra devlet hizmetlerine geldiğinde homer simpson'a döner, tembelleşir, hiçbir şey yapmaz (nasıl olsa mutlak iktidar kendisinde, insanları iplemek zorunda mı?.) çocukluğunda "bu gidişle sınavı kazanamazsan baban seni sanayiye verecek" diye korkutulan kim varsa, iktidarın ayrıcalıklı adamları olarak mevki elde ederler. bu yandaşlara inşaat sektöründe inanılmaz ayrıcalıklar tanındığı için bina dikerken kimse iktidardakilerin mevzuata uyup uymadığını denetleyemez; tuğlasız bina dikseniz, iktidar korkusuyla bir tek kişi dahi ses çıkaramaz hale gelir. sonra ne mi olur? büyük kahire depremi yaşandığında ayakta bina kalmaz, çünkü okey taşlarından hallicedir yapılar. despot devlet kendi kesimine sınırsız ayrıcalıklar tanırken o kadar aymaz hale gelmiştir ki, diktiği binaları bile kontrol etmez, belediye hizmetlerini bile yerine getirmez (hatta çöp dâhi toplamaz). tek işlevi halktan vergi adında haraçla kendini şişirmek olur artık. ona yetkiyi verdikten sonra elinizi şıklatarak da gitmez bu canavar, hüsnü mübarek otuz yıl kadar iktidarda kaldı hatırlatayım. geleceği ipotek altına aldığınız için teşekkürler.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap