102 entry daha
  • bir çok kişi dizi akışının yavaşlığından söz etmiş fakat psikolojik ögeleri içine dahil ederek ve hayatlarımızın çokça içinden geçerek ele alınmış bir dizi olması bunu gerektiriyor zaten.
    bilinçaltının tavşan deliklerine ustaca sızan manipülatör bir psikolog aklını bulandırıyor bir noktada. özgür iradenle verdiğini sandığın bir takım eylemlerin sorumlusu “aslında kim?” dedirtiyor.

    duygularını yönetip vicdanını rahatlatan o yardım etme hissiyatı mı; yoksa arzularının gölgesinde saklanan o kontrol gücünün varlığını bilmek mi?

    jean’in diplerde gizlediği sırlarında, o tatlı tatlı kaşıdığı kendinden kaçıp “başka biri” olma hissiyatıyla yarattığı kimliğinde keyifle kayboldum ben.

    jean hallloway’in ikna edici tavrı, profesyonel mesleki kimliği ve insanların karanlık yönüne kontrollü bir şekilde sızması, doğru sorularla ama havada bırakarak merakını celbetmesi o’nu epey tehlikeli yapıyor aslında.

    ‘nereye kadar gidebilirim’ i kendine kanıtlamaya çalışıyor gibi bazen. bir uyuşturucu bağımlısından pek de farkı yok aslında. kendine karşı koyabilecek gücü yok, kontrol edilebilirliğin ötesinde. tadına vardığı şeyden vazgeçmeye gönlü olmayan, geçmişin esintilerini ense kökünde hissettiği ilk zevk anında kendinden geçen biri. o artık diane hart. git gide körüklenen ve benimsenen bir kaçış bileti.

    sidney için de diane ilgi çekici çünkü her şeyden önce iyi bir dinleyici. bağ kurabilmek için benzerlikler buluyor kendine diane. geçmişte aldığı yaralar varmış ve kabuğuna çekilmesinin haklı gerekçeleri çokmuş gibi ya da kullandığı parfümün aynısını kullanarak ‘aynı paydadayız’ algısını yaratmak gibi.

    karşısındakini anlatmaya itiyor diane. hiç düşünmediğini sandıkları yanlarını ortaya çıkarıyor. o’nları ilgi çekici bulduğunu hissettiriyor. çoğu zaman belirli bir şeyden bahsetmek yerine yuvarlak konuşuyor ve böylece merak unsurunu da diri tutuyor.
    kendini günden güne o kadar kaptırıyor ki, diane hart karakterini güncelleyip benimsemek için kendine tekrar ediyor. henüz bilmiyoruz ama sigara ve alkol tüketiminin aşırılaşması aynı şekilde karaktere daha da bağlanmasının bir yolu da olabilir, geçmişinden de bir esinti.. (psikoloji alanında olan arkadaşlar aydınlatabilir belki bizi.)

    tedavi sürecinde karşısındakini ikna edebilmek için bana kalırsa ‘kendi düşüncesi’ olan eylemi, bir kaynağa ya da başarılı sonuçlar aldıkları bir uygulamaya dayandırarak söylüyor. karşıdaki kişi de elbette bu istatistiklerin içinde yerini bulup, sorundan kurtulacağı inancı ile kendini teslim ediyor.
    dahiyene geliyor tüm bunların hepsi bana.

    bu arada sydney’in karakteri bana göre de çok çekici. çünkü çok yabancı olduğum bir hayat, bakış açısı ve karakter. belki gerçekten de her birimiz daha büyük bir anlam arayışı içinde olduğumuz için karanlıklara çekilmeye meyilliyizdir.

    //ayrıca kişisel bir merak için: (bkz: lucy boynton/@paraveask)
62 entry daha
hesabın var mı? giriş yap