6 entry daha
  • persona ve vargtimmen ile birlikte bergman'ın ikinci üçlemesini oluşturan film.

    --- spoiler ---

    ingmar bergman'ın filmografisinde ayrı bir yeri vardır bu filmin. genelde karakterlerin etrafında dönen filmlerden farklı olarak, utanç'ta bergman toplumsal ve politik bir kompozisyon ortaya koymuştur. karakterler yine her zamanki gibi gelişmiş ve derindir, ama bu filmin öne çıkan noktası, persona'da ve tystnaden'de var olan savaş ve şiddet karşıtı sahnelerin, artık bir tema olarak izleyicinin karşısına çıkması ve savaşın, bulaştığı adada karakterlerin iç dünyaları ve birbirleriyle olan ilişkileri dahil her şeyi yakıp yıkmasıdır. kişiler, dağılıp giden bir çevrenin ortasına yerleştirilmiştir, ve yapacak birşeyleri yoktur, bu utanca bulaşmak zorundadırlar. savaş, onları kuşatmıştır.

    muhteşem bir final sahnesi seyirciyi (beni) koltuğuna çivilemektedir bu filmde, ve liv ullmann bu sahnede olayı özetlemektedir:
    "bir uçak geldi ve gülleri yaktı. korkunç değildi, çünkü çok güzeldi. yanan güllerin sudaki yansımalarına bakıyordum. kollarımda bir bebek vardı. bizim kızımız... dudaklarını yanağımda hissediyordum. bütün bunlar boyunca birisinin bana söylemiş olduğu birşeyi hatırlamam gerektiğini biliyordum... ama unutmuştum."

    --- spoiler ---

    ayrıca, ingmar bergman, max von sydow ve liv ullmann ile tanıştığım film olmuştur, gönlümdeki yeri çok çok başkadır bu yüzden.
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap