476 entry daha
  • durduk yereki gülüşlerinize durduk yere gülüşlerle karşılık veren şehir. -tezgahtan balık çalan bir kedi, kucağında tavşanla otobüste giden bir çocuk, elele yaşlı bir çift, eski bir binanın köşesinden çıkmış gelincik, mezarlığın içinde yerde duran ceket, boğazdan balıkçı oltasının çektiği bir gül, sıkı giyinin diye tembihleyen taksi şöförü, bakkalın yanındaki plastik top filesi, mevsim sebze ve meyvelerinin arasından yolculuk, şakalaşan iki hamalın ağız dolusu gülümsemesi, yetişmenizi bekleyen otobüs, karşı kıyıyı gizeme bulayan sis, geceleri ışıldayan galata kulesi...-
    nohut pilav, simit, kestane, midye tava, kokoreç, macun, mısır tezgahları... yanyana durdukları meydanda açan çiçekler... ezilen ve yeniden açan çiçekler... nergislerden, lale ve papatyalara geçerken erguvanları ve gelincikleri beklemektir istanbul... mevsimlerdir... sararan yaprakları toplayıp koymak bir dolu konudaki bir dolu kitabın sayfaları arasına ve sonra kardan adam yapmak için kar beklemektir... mevsimlerin üstünden geçişini değil, mevsimleri giyinişini sevdiğinizdir istanbul.. göz kırpışlarını sevdiğinizdir... bir insanın göz kırpışlarını seviyorsanız benim bu şehri sevdiğim kadar seviyorsunuzdur onu. o kadar doğal olanını, her anını, kendiliğindenliğini sevdiğinizdir istanbul. kusur bulamadığınızdır. kirpiklerini öpmektir adımlarınız...
    durduk yereki gülüşlerinize durduk yere gülüşleriyle karşılık veren şehir, işte, durduk yereki ağlamalarınıza durduk yere kedi, köpek, kuş cesetleri tükürmüş olduğu gibi aylar boyu...
    bir kaç aya kalmaz fesleğen alacak olmanızdır yanda duran lale saksının yerine eminönü'nden...
    bir kaç aya kalmaz dut yiyecek olmaktır bebek'te, çilek yerine...
    bir kaç aya kalmaz sıcaktan gölge aranacak olmaktır açık mekanlar yerine...
    mevsimlere bakarken, zaman geçerken içini doldurandır istanbul... mevsimlerin, zamanın, yaşlanıyor olmanın içini doldurandır... orada olunmayan her mevsim askıdaki giysi gibidir, ona ne kadar yakışacağını düşünürsünüz ve hiç göremezsiniz bile... şarkıların, acıların, hayallerin en çok yakıştığıdır istanbul.. yaşamanın yakıştığıdır. "burada olmasam" dersiniz, işte "yaşamak askıdaki giysi olurdu"... "buradayım ki" dersiniz gözkapaklarını öpersiniz vapur yolculuklarınızla "çok güzel yaşamak" dersiniz...
    gülümsemelerinize gülümseyendir istanbul. kadehlerinize kadeh kaldırdığı gibi... ve tükürdüğü gibi tadını çıkarmadığınız zamanlarda sara nöbeti geçiren çocuklarla, eli bıçaklı adamları yolunuza...
    gözgöze gelişlerinizde güzelliğinizi hissettiren, öylece ona bakakalmışlığınızda hayranlığınızdan biraz mahçup güzelliğini hissedendir...
    her dildeki şarkının yakıştığıdır....
12360 entry daha
hesabın var mı? giriş yap