7 entry daha
  • tam künyesi ''nureddin ebü'l-kasım mahmud b. melik atabeg kasimü'd-devle imadüddin ebu said zengi eş-şehid b. melik aksungur atabeg kasimü'd-devle et-türki es-selçukî'' olan türk atabeği.

    14. yüzyıl önemli tarihçilerden ibn kesir, el bıdaye ve'n-nihaye adlı eserinde nureddin zengi'nin özelliklerini şöyle anlatıyor:

    merhum nureddin'in evsafı

    uzun boylu, esmer tenli, güzel gözlü, geniş alınlı, hoş suretli bir kimseydi. şekli türklerinki gibiydi. sadece çene kısmında sakalı vardı. heybetli olup aynı zamanda mutevazi idi. üzerinde celalet, azamet ve nur vardı. islâm'a saygı gösterir, dinî kuralları tazimle karşılardı. şeri-ata büyük önem verirdi. (ibn kesîr, el bıdaye ve'n-nihaye, çağrı yayınları, cilt 12, s.503)

    adaletini ve icraatlarını ise şöyle anlatıyor:

    şehametli, şecaatli, yüksek himmet sahibi, iyi niyetli, saygılı, dindarlığı apaçık belli olan bir kimseydi. caber kalesini kuşatmakta iken hicretin 541. senesinde babası öldürüldü. nitekim bu hususu önceki kısımlarda da anlatmıştık. melik, halep'te bulunan oğlu nureddin'in yanına geldi. kardeşi seyfeddin gazi ona musul'u verdi. sonra kendisi ilerledi. hicretin 549. senesinde dımaşk'ı aldı. ahaliye iyi davrandı. onlar için medreseler, mescidler ve hankâhlar yaptırdı. yollarını ve caddelerini genişletti. yolların ve caddelerin kenarlarına kaldırımlar yaptırıp çarşıları ve pazarları genişletti. hayvan pazarına, buğday pazarına, kavun, karpuz satılan yerlere ve benzer ma-hallere vergiler, harçlar koydurdu. hanefî mezhebine mensuptu. alimleri ve yoksulları sever, onlara saygı gösterip ikramda bulunur ve iyilik ederdi. hükümlerini güzelce, adaletle ve şeriat-ı mütahharaya uygun olarak verirdi. adalet meclisleri kurar ve bu meclisleri bizzat kendisi yö-netirdi. bu meclislerine her mezhepten kadılar, fakihler ve müftüler katılırlardı. bütün müslümanlar ve zimmiler rahatça kendisine ulaşabil-sinler ve onlara eşitçe muamelede bulunabilsin diye keşk mıntıkasında bulunan mescidü'l-muallak'ta salı günleri adalet meclisi kurardı. daha önce harabe olan yahudi mahallesine sur çekti. kessan kapı-sını kapattı. babül-ferec'i açtı. daha önce orada hiç kapı yoktu. kendi ülkesinde sünneti izhar etti. bid'atı öldürdü. babasının ve dedesinin hakimiyeti zamanında ezanlarda okunmayan 'hayye alassalâ ve hayye alelfelah' cümlelerinin okunmasını emretti. önceleri ezanda bu iki cümle yerine sadece 'hayye ala hayril amel' ifadesi okunuyordu. çünkü böylece rafizilerin sembolü ortaya konulmuş oluyordu. nureddin, hudutları korudu. kaleleri fethetti. haçlıları defalarca bozguna uğrattı. onların ellerinde bulunan birçok müstahkem kaleyi kurtardı. müslümanlara ait olan bu kaleler, onlar tarafından istila edilmişti. nitekim bu husus önceki senelerin olaylarından bahsedilirken detaylı olarak anlatılmıştı. hacılara sataşmasınlar diye bedevilere birçok arazileri ikta olarak verdi. dımaşk'ta bir hastahane yaptırdı ki, şam mıntıkasında ne daha önce ne de daha sonra bu hastahanenin benzeri görülmemiştir. öksüzlere okuma yazma öğretecek öğretmenler için vakıf kurdu. onlar için nafaka ve elbise tahsis etti. haremeyn'e de yani mekke ve medine'de mücavir olarak yaşayan kimseler için de vakıf kurdu. bütün hayır yollarında sarfedilecek parayı temin etmek için vakıflar kurdu. dullara ve muhtaçlara bakılması için de vakıf kurmuştu. dımaşk'taki emevi camii yıkılmaya yüz tutmuştu. bakım ve onarımına nazır olarak musullu kadı kemaleddin muhammed b. abdullah eş-şehrezorî'yi tayin etti. bu zatı ayrıca dımaşk kadilkudatlığına da tayin etti. kadı kemaleddin dımaşk camii'nin onarımını yaptırdı. dört meşhedini açtırdı. hicretin 461. senesinde çıkan yangında camiinin eşyaları o meşhedlere konulmuştu. camiinin bilinen vakıflarına ek olarak vakfedicileri bilinmeyen, şartları hakkında bilgi sahibi olunmayan bazı vakıfları da ilave etti ve hepsini bir vakıf haline getirdi ve bunlara da 'malü'l-mesâlih' adını verdi. ihtiyaç sahiplerini, yoksulları, düşkünleri, dulları, öksüzleri ve benzeri muhtaç kişileri de bundan yararlandırdı. allah rahmet etsin nureddin, güzel yazı yazan, çokça dini kitapları mütalaa eden, peygamberlerin izine tabi olan, namazları cemaatle kıl-maya özen gösteren, çokça kur'ân okuyan, hayır yapmayı seven, iffetli, namuslu, tutumlu kendi şahsına ve aile efradına giyecek ve yiyecekleri ölçülü olarak veren bir kimseydi. hatta denilmiştir ki: 'kendi zamanın-daki en düşük fakir bile ondan daha fazla para harcardı.' bununla beraber o, para biriktirmez ve dünyaya önem vermezdi. ne öfke, ne de sevinç halinde ağzından asla kötü bir söz çıkmamıştı. vakarlı ve suskun bir kimseydi. ibn kesir dedi ki: 'ömer b. abdülaziz'den sonra melik nureddin gibisi gelmedi. onun kadar adaleti araştıran, onun kadar insaflı ve merhametli bir kimse görülmedi. humus'ta birkaç dükkânı vardı. bunları kendi payına düşen ganimetlerle satın almıştı. bunların kira gelirleriyle geçimini sağlardı. karısı bu kiraları artırarak nafakasını temin etti' melik nureddin, beytülmaldan kendisine ne kadar nafakanın helal olacağını alimlere sordu. onların verdiği fetvada belirtilen miktarda beytülmaldan nafaka aldı. açlıktan ölse bile fazla nafaka almadı. kürre ile çok oynardı. büyük salihlerden biri onu bu yüzden kınadı. o da şu cevabı verdi: 'ameller niyetlere göredir. ben bu oyunu oynamakla atlan hücuma ve geri kaçmaya alıştırmak istiyorum. biz cihadı terk etmeyiz' melik nureddin ipek elbiseler giymezdi. kendi kazancını yerdi. kılıcıyla ve mızrağıyla elde ettiği paralarla geçimini sağlardı. (ibn kesîr, el bıdaye ve'n-nihaye, çağrı yayınları, cilt 12, s.493-503)
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap