24 entry daha
  • oncelikle soylemeliyim ki ulkemizde daha hic kisa ya da uzun film cekmeden, ya da bir iki kamera sallayip da kendini bir arkadasimin da degimiyle kusturica zanneden ne kadar da cok yonetmencik olusmus yavas yavas anlamaya baslamistim ki bu baslik altindaki entryleri okuyarak daha da emin oldum. dogma akimiyla beraber norvec ve isvec yonetmenlerinin, ozellikle lars von trierin filmlerinde bolca gordugumuz sallanan kamera olayi aslinda filme genel olarak konusunun da getirdigi bir yerinde duramama, ya da gencligin getirdigi bir dengesizlik, duygu yogunlugu tarzi temalariyla da birlesen bir estetik katmis olsa da, ulkemizin lazlo kovacs'e tas cikartacak, henuz kesfedilememis goruntu yonetmenleri tarafindan oldukca assagilanmis. halbuki ben ne cok begenmis, ne kadar yerinde kullanildigini dusunmustum. hele hele bresson ve tarkovsky ile karsilastirilmasina bu tarzin deginmeyecegim bile. sanirim bilmedigim yeni filmleri var bu yonetmenlerin.

    kutlug ataman da fatih akin gibi iyi bir oyuncu yonetmeni oldugunu filmdeki 3 ana karakterin de gayet basarili ve dogal oyunculuklari sonucu kanitlamis oluyor. vildan atasever ve feride cetin'in kesinlikle inanilmaz bir dogallikla, karakterlerine gercekten uygun bir oyunculuk sergilediklerini dusunuyorum. hulya avsar'da diger oyunculuklarina nazaran oldukca taze bir performans sergilemis bence. hepsini teker teker kutluyorum.

    filmdeki butun erkekler birer canavarlardir! mesajini kacirdim galiba. cunku bu insanlarin hayat tarzlari dolayisiyla etraflarinda bulunan ve pek de hos olmayan erkek karakterlerin nasil butun erkekleri temsil ettikleri sonucu cikarildi anlayamiyorum. cevrelerinde bulunan erkekler ve bu erkeklerin davranislarinin bence kadin karakterlerin gosterilmek istenen eksiklikleri ve duygusal yipranmisliklarinin getirdigi bosluklarinin bir eseri oldugunu dusundum. bu sadece filmin gercekciligini ve ulkemizi dogru bir sekilde yansitisinin guzel bir ornegiydi bence. acaba ulkemizde kac tane erkek metresi olan ve acikca seks icin kullandigi leman hanim tarzi bir hanimi es olarak aliyor karisini birakip da? eger oyle bir sey olsaydi da aman bu da jennifer lopez romantik komedilerine benzemis derdi bircoklari eminim.

    ayrica bence film kucucuk ayrintilarda cok fazla sey gizliyordu. filmin sonunu begenmeyen insanlar acaba behiyenin mutfaktaki fayanslari parcalarmiscasina fircalamaya calistigi son karenin arkasindaki caresizligi, ne kadar kacmak istesen de kacamamanin, kurtulamamanin verdigi huznu ve ofkeyi gormediler mi? behiye'nin kendini sokaktaki sus havuzuna atip da bir umut asik oldugu (ya da benim oyle dusundugum) handan'i cagirip handan'in goz yaslari icinde behiye'ye kafayi yemis bir insan muamelesi yapmasini ardindaki guvensizlik, hayal kirikligi ne kadar da guzel aktarilmisti.

    kutlug ataman'in da defalarca soyledigi gibi bu film direk bir kitap uyarlamasi degil. bir kitaptan etkilenerek olusturulan farkli bir eser. bu nedenle bence kesinlikle kitapla karsilastirilmamasi lazim. lakin ikisinde de bircok farkliliklar mevcut. bunun nedeni ise farkli amaclarla yaratilmis, farkli seylere deginilmis olmasi bu eserlerin. handan'in filmdeki sonu turkiye gercekleri ve handan'in kendi gercekleri cercevesinde filmin gittigi dogrultuya cok daha uygun bir son. ayrica behiye'nin ki de...

    kisaca bence iki genc kiz son zamanlarda izledigim en iyi turk filmlerinden biriydi. hele hele yapay bir facia olan anlat istanbul'dan sonra icimi ferahlatti. sonunda benim ulkemde de degisen sinema sartlarinda, konusuna uygun bir estetikle cekilmis, iyi oyunculuklarin sergilendigi, ve ulkemi objektif ve gercekci bir sekilde anlatan bir film yapilmis diye sevindim. velouria'nin da belirttigi gibi istanbul'un carpik mimarisinden, televizyondaki televolelere, akmerkezdeki yapay boyali suratlardan, yapmacik ve luks aile yemeklerinin ardindaki sogukluga kadar ne kadar kucuk, gizli ama onemli ayrintilari vardi filmin. keske daha fazla kisi bunlarin degerini gorebilse, bilebilseydi.
61 entry daha
hesabın var mı? giriş yap