31 entry daha
  • stephen king'in nadir dramalarından biri ve eserle aynı adı taşıyan 1999 yapımı frank darabont ( fahrenheit451 geliyor..) filmi..

    sıradan gibi görünen bir hapishanede ( hapishanenin e bloğunda -idam mahkumlarının kaldığı yeşil yolda-) ( (bkz: yolda olan yolda kalır) etiği sorgulayan, vicdanımıza hitap etmeye çalışan bir film...

    karekterlere gelince:

    john coffey: soyadı kahveden biraz farklı olan, nerden geldiği belli olmayan... zenci bir aziz.. ( kafalardaki melek sembolünü tamamen kırıyor... melek güzel beyaz bir kadın veya yakışılı beyaz bir erkek olarak da gözükmüyor bize... meleklerin şekli olmaz...
    kilisenin ortaçağın karanlığında başlattığı ırkçılık kavramına büyük bir göndermeyi de barındırıyor bu karekter..)

    --- spoiler ---
    coffey: karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma..
    --- spoiler ---

    -karanlık-aydınlık kavramları iyi-kötü kavramı savaşında -filmin temelini aldığı mücadelede- çıkıyor azizimizin ağzından...

    --- spoiler ---
    coffey: kalbinde olanı gizleyemezsin
    --- spoiler ---

    sizce de hissettiklerimizi dışa vurmamız doğru olmaz mı herzaman, iyisiyle kötüsüyle?.. yapılan bir araştırmaya göre içinde tuttuğunuz her düşünce sizin ömrünüzden 1 gün eksiltmekle beraber, çok ciddi hastalıklara yol açabilirmiş... (bkz.ülser,bkz.mide kanaması,bkz.beyin kanaması,bkz.ritim bozukluğu..)

    --- spoiler ---
    coffey: onlar sevgileri yüzünden ölüyorlar.. bu hergün, her dakika oluyor.. hissediyorum...
    --- spoiler ---

    dev zenci forma bürünmüş bir melek bile bu dünyadaki acımasızlıktan yorulmuş.. yaratıcısının merhametine.. diyarı olan cennetine kavuşmak istiyor... tablo o kadar korkutucu ki...

    paul: e bloğun baş gardiyanı... prostat ona çok şey çektiriyor.. coffey ile tanışmadan tanrıya olan inancında belirgin kopukluklar olan, fiziksel ve ruhsal olarak acı çeken bir kul...

    --- spoiler ---
    paul: tanrı böyle bir çocuk katiline verir mi?
    --- spoiler ---

    tezata inanmayan kilit bir soru...

    --- spoiler ---
    iç ses paul: cehenneme o kadar yakınım ki.. (allah vergisi yeteneklere sahip olan bir azizi ölüme gödermek üzereyken..)
    --- spoiler ---

    billy the kid: filmin kötülük timsali.. canisi..(o kan kırmızısı boyayı çiftlik duvarlarına sürerkenki çocukları süzmesi ve boyanın duvardan süzülüşü herşeyi daha olmadan anlatıyor coffey'nin paul'a yaptığı küçük gösteride.. )
    vahşi bill diye çağrılmaktan nefret ediyor... onun aptal bir iyi kovboy olduğunu söylüyor.. vahşi batıda iyiler fazla yaşamaz... (bkz: warren barton)

    fare(mr jingles): gökten zembille inmiş coffey'ye oranla nispeten(!) küçük dostumuz... gelişiyle beraber devreye giren tatlı müzikle yüzleri gülümsetiyor.. güzellikleri simgeliyor.. yoktan var edilebilecek olan...
    fareli köy cennetin küçük bir simgesi olarak geçiyor filmde... şeytan( billy) cennetin olmadığıyla bizleri kandırmaya çalışsa da..

    percy: kötülüğün adolescence'ı (bkz: buluğ cağı) .. uslu durmasını bilmeyen şımarık bir velet.. briar ridgehastanesindeki görevinde rahat bir hayat onu bekliyordu; ama neden olduğu acılar cezasız kalmadı.. aptal çocuk aklını yitirdi...

    yeşil yolda 'hayıflanma' fayda etmiyor, hayatlarının sonu olacak o yolda... mahkum-gardiyan ilişkisi son derece iyi aslında.. mahkumlar gardiyanları aslında düşman olarak görmezler... bu anlatılıyor aslında biraz da...

    kötülük cezasız kalmıyor klasik bir şekilde iyilik kazanıyor; ama en belirgin şey bir meleğin daha yeryüzünü terk edişi, insanların kirli yüzleriyle baş etmekten bıkan...

    --- spoiler ---
    iç ses paul: herkes zamanı gelince kendi yeşil yolunda yürüyecek, bunun başka yolu yok ; ama bazen yeşil yol çok uzun gelebiliyor...
    --- spoiler ---

    gözyaşlarınızı tutmayın, tıpkı hisleriniz gibi salın gün yüzüne... belki bazınızın yeşil yolu çok kısa olacak kim bilir?..
290 entry daha
hesabın var mı? giriş yap