• ilk olarak 1960’larda türkiye’ye gelen zamanın çiçek çocuklarıyla başlayan ve tarihi yarımada turlarıyla filizlenmeye başlayan türk turizmi, uzun yıllar yunanistan’ın bir rodos’u kadar yatak kapasitesine bile sahip olamamasıyla hatırlandı. hatta deyim yerindeyse bu durum bir motivasyon aracı olarak kullanıldı. gelişiminin hızlanması için 1970’lerin karışık ortamı kıbrıs savaşı, ambargolar ve askeri darbelerden sonra * gelen 1980’lerin ortalarını beklemesi gerekmişti. bu gelişmenin bir başka sebebi ise, özal döneminde ekonomisini dışa açmaya başlayan türkiye’nin, karşılaştığı cari açık olmuştur. o zamanlar ürettiği sanayi ürün yelpazesi daha da kısıtlı olan türkiye için turizm, kolay yoldan elde edilecek döviz demekti. bu açıdan da desteklenen sektör deyim yerindeyse 1980’lerin sonuna doğru meşhur turizm patlamasını yaşamıştır. hatta sık sık yunan turizmi ve iki ülke arasındaki ezeli rekabet bir kamçılama aracı olarak kullanılmıştır.

    her ne kadar birinci körfez savaşında bir miktar duraklasa da, kısa sürede turizm türkiye’nin en istikrarlı büyüyen sektörü haline gelmiş ve gelen turist sayısı her yıl bir önceki yıla oranla ortalama %20-25 oranında artarak, 2004 yılında 17,5 milyon ziyaretçi ve 14 milyar dolar civarında bir girdiye ulaşmıştır. 2005 yılında yaklaşık 21 milyon turist çekmesi beklenen türkiye, artık sağındaki solundaki adalarla veya yunanlılarla yarışan lokal bir merkez olmayı bırakıp turizmi çeşitlendirme üzerine enerji harcamaya başlamıştır. tüm bunların sonuncunda da türkiye, 2004 yılı rakamlarıyla çin’in ardından dünyada en çok turist çeken 8. ülke konumuna gelmiştir.

    önceleri deniz kum güneş ekseninde başlayan ve uzun bir süre sahil kenarlarına 7-8 katlı oteller dikilmesiyle ilerleyen hamle daha sonra her şey dahil sistemiyle çalışan tatil köyleri kavramıyla devam etmiş sonra da anadolu’da hali hazırda doğanın bahşetmiş olduğu harikalar olan pamukkale, kapadokya, rafting turizmi ve efes, aspendos gibi antik kentlerle çeşitlendirilmeye çalışılmıştır. ancak çok geçmeden, kültür turizmi ve şehir turizmin farkına varılmış, bir zamanların yatak kapasitesinde mihenk taşı olarak belirlenmiş rodos yerine bu sefer yılda 20 milyon turist çeken prag’ın performansı erişilmesi gereken yeni hedef olarak seçilmiştir.

    kanımca türk turizminin sağladığı faydaları ekonomik parametrelere sınırlamak çok doğru olmayacaktır. her ne kadar 35 sektörü destekleyen ve emek yoğun sektör olmasından dolayı büyük hacimli iş imkanları yaratsa da esas olarak turizm, dışa açılma, farklı kültür ve hayat tarzına sahip bireylere tahammül edebilme, kültürler arası etkileşim ve türkiye’nin tanıtımı açısından çok önemli bir rol oynamaktadır. zaten yapılan onca tanıtım çabalarına rağmen gelen turist sayısının artmasındaki en büyük etken, türkiye’den memnun olarak ayrılan ziyaretçilerdir, ki bu oran avrupalı turistler için yaklaşık olarak %91 olarak belirlenmişti. ayrıca turizmin faaliyetleri bulundukları bölgelerin ekonomik yapısını canlandırmakla kalmayıp, o bölgelerin içe kapanıklığını ve yalnızlıklarının da azaltmıştır.

    bu yüzden de turizmin mümkün olduğu mertebece anadolu’ya yayılması, * * * * * ve türkiye’de istanbul ve antalya’da örneklerinde yapılmaya çalışıldığı gibi uluslararası markalar yaratılmasına çalışılması gerekir. bu yoldaki en büyük engel ise şüphesiz mevcut koşullardan ve içine kapanıklıktan yararlanan ve durumun değişmemesi için uğraşanlar olacaklardır. çünkü turizm onlar için at koşturabilecekleri alanların sınırlanması, insanların gözünün açılması ve bölge halklarının ekonomik olarak güçlenip kendi ayakları üstünde durabilmesi olacaktır.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap