1 entry daha
  • merdan yanardağ'ın sahibi olduğu abc ve tele-1 karanlığına dair bir arkadaşın daha yaşadıklarını bir okuyun derim. tele 1 ve abc gazetesine ilişkin ikinci büyük olay;
    ilki doğrudan merdan yanardağ; (#77860337)

    bu da yakın zamanda yaşananlar, aynen aktarıyorum;

    merhaba. medya sektöründe kendisini geliştirmeye gayret eden, ailesi eğitime destek vermediği hâlde açıköğretim lisesi ile gazi üniversitesi iletişim fakültesi radyo-tv-sinema bölümünü kazanmış 2009’da mezun olmuş, muhalif çizgilerine değer verdiğim ve tv gazeteciliği’nde de pişmek istediğim için adım attığım kanalda nasıl bir travmaya maruz kaldığımı kendi sözlerimle dökmek isterim.
    hocamın bana iletmiş olduğu yayın kuruluşlarının e-posta adreslerine cv mi yollamaya başladım bu yolladığım iş başvurularından bir tek tele bir dönüş yaptı. ben de kanalı arayarak kendileriyle çalışmak istediğimi belirttim kanalın işletmecisi olduğunu belirten hasan özkaya bey davet etti merdan yanardağ ile görüştürebileceklerini söyledi ben de seve seve kabul ettim, geldiğimde merdan yanardağ ile görüşmeyi beklerken beni biraz beklettiler ardından haber müdürü gökhan kazbek ile görüşmem istendi. daha sonra haber yazma ve okuma hususunda başarılı olabileceğimden, şu anda da ekte çeşitli yerlerde deneyimlerimin olduğundan söz ettim, gökhan kazbek bir aylık deneme sürecine almaktan söz etti,bu süre zarfında herhangi bir hakkınız bulunmayacaktır dedi ben de kabul ettim; kendimi gösterecektim şeklinde polyannacı bir bakış açısıyla.
    sadece 15 gün çalıştım veo15 günlük süre zarfında gökhan kazbek'in sürekli olarak mobbingine maruz kaldım, "bana bir şey sorarken izin alacaksın" gibi ya da rejiye içerdeki televizyonun sesini açar mısınız dedim diye herkesin içinde “ben buranın kralıyım ben ne dersem o olur sen kimsin seni buradan atarım “ gibi yerin dibine geçmeme sebep olacak cümleler sarf edildi. herhangi bir şekilde ses çıkarmadım çalıştığım süre boyunca gerek gün içerisindeki öğle bültenlerinde gerek ana haber bülteninde medya ajanslarından düşen yurt haberlerini toparladım ve yazdım. günde en azından iki haberin yayına giriyordum bir de bunun haricinde o gün eğer insan hakları günü, kadın hakları günü ya da işçilerle ilgili bir gün ise özel bir şeyler derlemeye çalışıyordum. 10 aralık dünya insan hakları günü bununla ilgili bir şeyler yazmak istediğimi sabahtan arkadaşlara söyledim; gökhan kazbek henüz gelmemişti geldiğinde de arkadaşlar benim yazacağımı bildikleri halde bir tane arkadaş ben dünya insan hakları günü ile ilgili bir şey yapacağım dedi. "ben de sabahtan bir şeyler yazdım" dediğim anda "sen ne yapıyorsun burada hacivat karagöz mü oynuyoruz sen bir şey yazma herhangi bir şey yazma" şeklinde yine hakir görülen bir tavra maruz kaldım. aradan 15 dakika geçti gökhan bey’in yanına gittim bir şey sorabilir miyim demeye kalmadı yine gözünü devire devire " önce benden bir şey sorabilir miyim şeklinde izin alıp o şekilde konuşacaksın!"şeklindeki tavrına maruz kalınca ben de gayet naif bir şekilde gökhan bey arkadaşlar direkt olarak size soru sorduğu için ben de müsait olduğunuzu düşündüm dedim. "10 dakika sonra senle konuşacağız" dedi masama yolladı. sonrasında 15 dakika geçti merdan yanardağın odasına aldı, " ben seninle çalışmak istemiyorum" dedi orada herhangi bir somut sebep sunmadı konuşmama dahi izin vermedi, odadan dışarıya çıkardı.
    daha sonra merdan yanardağın sekreteri biraz lafı geveledi ve " herhangi bir alacağınız var mı" diye sordu ben de yasaya göre deneme sürecinde asgari ücret en az olmamak kaydıyla bir ücret almam gerektiğini ve sigortamın da olması gerektiğini belirttim, bu gitti gökhan kazbek'e söyledi. gökhan kazbek geldi "sen neyden bahsediyorsun biz seni işe almak gibi bir karar vermedik seni işe almak zorunda değiliz" dedi. ben de yasalardan bahsettigimi söyledim hangi yasalar dan bahsediyorsun diye gayet sert bir üslupla cevap verdi ve bağırmaya başladı. ardından merdan yanardağ bey’in sekreterine bir şeyler yazmasını ve bana da imza atmamı söyledi, ben bu panik halinde içeriye geçip-çekmecelerdeki kitaplarımı topladım ve yazdığım haberlerin fotoğrafını çektim bilgisayar ekranından ve imzalamadım. tam çıkarken merdan yanardağın sekreteri geldi ben herhangi bir şey imzalamayacağım dedim, sinirli bir şekilde "burada bekle sen" dedi. daha sonra kitaplarla beraber giriş kısmına geçtim "ben bir şey imzalamak istemiyorum, şu anda hangi sebeple gönderilmiş olduğumu dahi bilmiyorum"dediğimde " sen şimdi imzalamıyor musun? ben de şimdi burada iş yerinin genel düzenini bozduğuna dair bir tutanak tutacağım buradaki üçbeş kişiye imzalattıracağım" dedi ben de "sizin iş ahlakınız ne izin veriyorsa yapmakta serbestsiniz" dedim hasan özkaya beye de yoldan geçenleri buraya almayın şeklinde küçük düşürücü şeyler söyledi. daha sonra asansörün düğmesine hızlı hızlı basarak bir an önce gönderme niyetiyle asansöre bile bağırmaya başladı. aradan bir hafta geçti çağlayan adresine arabuluculuk bürosuna başvuru yaptım normalde 15 günlük hakkın peşine düşmem belki ama karşılaştığım tavırlardan dolayı bu hakkımın peşine düşmeye karar verdim. tele bir televizyonu abc gazetesi merdan yanardağ ve gökhan kazbek haber müdürü ve altında çalışan ekip bu baştaki saydığım isimler emek muhalif insan hakları işçi hakları diye bir politik çizgi tutturup yayın yapmaktalar ama aslında görünen böyle bir şey yok gayet emek sömürüsünün olduğu, naif insanları da hakir gören son derece faşist bir ortama sahiptir. içimi dökmek istedim yasal yollardan hakkımı da arayacağım benim gibi bir çok insan olduğunu da bu kovulma günümün akşamında biraz araştırmayla öğrendim bundan sonraki süreçte muhalif çizgi ya da emekçinin yanında olmak gibi reklamlara pirim verilmemesi hususunda da bana hayat dersi oldu.
hesabın var mı? giriş yap