6 entry daha
  • kader çerçevesi dahilinde düşünen bir insan için aslında kendi içinde mantık hatası içeren bir ifade, sahte bir olgudur.. nitekim kabul ettiğimiz mantığa göre ölüm yalnızca gerçekleştiği anda vardır, en yakınında gezinirken bile ihtimal derecesi ölçülemez.. depremden tek farkı gelecekte de ölçülemeyecek olmasıdır.. bir insan uçurumdan aşağı düşeyazabilir, arabanın altında kalayazabilir, serseri bir kurşuna denk geleyazabilir; bunlar ölümü hatırlatan şeylerdir fakat öleyazmak değillerdir.. bunlar fani kabul ettiğimiz dünyadadırlar, ölüm ise bir geçiş noktası ya da kimisine göre bir sondur.. nihayetinde bir bilinmeyendir ölüm, tecrübe edilemeyendir, muammadır.. belki de kainattaki ölümsüz olan tek canlıdır kişinin kendisi.. bu da ölüm anına kadar aksi ispatlanamayacak bir ütopyadır..

    "-eyazmak" bir çıkarım, bir tahmindir.. çıkarımlar ve tahminler tecrübeler üzerine yapılır; düşmek, çarpmak, kırmak vs. gibi.. küçük/büyük tecrübeler insanı olayların gidişatı hakkında tahmin edebilme yetisine sahip kılar.. ölüm kapalı kutudur.. ölümü tecrübe edenler bunu paylaşma imkanlarını da kaybederler aynı zamanda..

    kaldı ki yüksek ölüm ihtimallerine karşın hayatta kalabildiklerine şahit olduğumuz insanlar bu kapalı kutuyu işaret ederler var oluşlarıyla..

    yani efendiler; düşmeden de düşeyazmış olabiliriz, bundan emin olabiliriz.. çünkü bireysel veya toplumsal tecrübelerimize göre benzer anların sonrasında düşülebilir..

    fakat öleyazıp yazmadığımızı ölmeden anlayamayız.. dolayısıyla 'öleyazmak yoktur' derken başta da belirttiğim kaderci bakış açısını baz aldığımı hatırlatırım..

    uykudan sonra gelen edit: ben artık bu yazıda ne demek istediğimi anlamıyorum..
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap