32 entry daha
  • annem kartal'da ilkokula başladığı gün çok kapris yapmış. her çocuk gibi o da okula gitmek istemiyormuş. o yüzden de o sabah suratı bir karış kalkmış. kendisine "kelebekli" lakabının takılmasına neden olan kocaman kurdelesine de saçına takmış sonra da onu o sabah okula götürmekle görevli babasının peşi sıra kös kös yürümeye başlamış. yolda durup durup penceredeki annesine bakıyormuş. rahmetli anneannem bunu bir iki kere güzellikle uyarmış yürümesi konusunda ama annemin üçüncü duruşunda fırçayı çekmiş. annem koşa koşa, kızının huyunu bildiğinden kelli onun bu durmalarına aldırmadan yoluna devam etmekte olan rahmetli dedeme yetişmiş.

    neyse... böylece varmışlar okula. annemin suratından düşen hala bin parçaymış ve dedem onu sınıfına yerleştirdikten sonra sınıf hemen zemin katında olduğundan onu dışarıdan seyretmeye başlamış. hemen pencere kenarına oturmuş olan annemin suratı iyice asılmış. dedeme ters ters bakıyormuş.

    "ne oldu kelebekli?" diye soruyormuş dedem pencerenin kenarına gelip.
    "imh!" diye dudaklarını sarkıtıyormuş annem.
    "kızım birşey mi istiyorsun?" diye sormuş dedem sonunda dayanamayıp.

    annem de sırf kapris olsun diye kendince bulunmaz hint kumaşı ayarında bir şey istemeye karar vermiş ve bir elinin diğer kolunun bilegine enlemesine koyarak yani bir el büyüklüğünde bir şeyi ifade etmeye çalışarak "bu kadar silgi istiyorum!" demiş. tabi annemin eli o günlerde küçükmüş ama istediği silgi yine de nereden baksanız 10cmx5cm boyutlarında bir silgiymiş.

    "peki, alırsam düzelcek misin kelebekli?" diye sormuş dedem.
    "düzelcem!" demiş annem sert sert. dedemin o silgiyi bulamayacağından eminmiş.

    ama dedem yarım saat sonra sınıfın penceresinin önünde tekrar belirince annemin hayalleri suya düşmüş çünkü dedem elinde gerçekten de "bu kadar" bir silgi taşımaktaymış. annem eli mecbur düzelmiş. tabi eli kadar bir silgiye sahip olmanın verdiği mutluluğun da bunda payı vardır eminim.
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap