119 entry daha
  • bu teorik olarak bir kriz değil fakat son iki yıldır çok daha tehlikeli bir süreçteyiz;

    - 2020'de işsizlik %15'i, genç işsizliği %30'u aşabilir. işsizlik yalnızca son bir yıldır iş arayıp bulamayan nüfustan oluşuyor, türkiye için daha tehlikelisi ise genç nüfusta "ne eğitim alıyor ne çalışıyor" denilen kesimin %30'u daha bu yıldan aşmış olması. bu da sosyal facialar, suç oranlarının artışı ve etnik veya dini radikal düşüncelerin yeşermesi için ortam yaratıyor.

    - ücretli çalışan orta sınıfın satın alma gücü her geçen ay daha da düşüyor. et ve süt ürünleri ile yağlar tamamen lüks gıda olarak sınıflandı. tahsildaroğlu ezine peyniri 65 tl / kg, pınar tereyağı 60 tl / kg. sızma zeytinyağlarında alarm var. bunlar hiç normal şeyler değil ve hepsi son iki yılda oldu. fiyat artışları resmi enflasyondan yüksek, zamlar ise resmi enflasyonu anca yakalıyor. yoksullaşıyoruz.

    - bir yanda sgk'yı kurtarmak ve ucuz işgücü merkezi olmak için her aileden 3 çocuk isteyen hükümet diğer yanda bebek bezi ve süt fiyatları. kızım için aldığım hipp devam sütü o doğduğunda 40 lira civarındaydı, 1 yılın sonunda 65 liraya almaya başladım. neredeyse tüm mahalle okulları imam-hatip oldu, "1 çocuk = aylık 5b tl eğitim gideri" denklemiyle gelecek planlamaya başladık ve biz sadece orta sınıf ücretli çalışanız.

    - yılın son ayındayız ve herkes asgari ücret zammını tartışıyor. fakat herkes bu ülkede neden bu kadar yüksek bir nüfusun asgari ücretle çalıştığını ve ortasınıfın son 5 yılda asgari ücrete nasıl yakınsadığını gözden kaçırıyor. son 5 yılda asgari ücrete gelen zamlar, orta sınıfın ücretlerine gelmiyor ve orta sınıfı için "güncel ücret / asgari ücret" oranı her geçen yıl düşüyor. toplum olarak yoksullaşıyoruz.

    - yukarıdaki tüm etkenlere rağmen bir de ülkenin koluna bacağına yapışmış keneler mevcut.

    kim bunlar?

    - ihale yolsuzluğu ile kamu varlıklarımızı sömüren reisçiler,
    - rant yolsuzluğu ile haksız kira kazancı elde edip yine çalışan kesimi sömüren ev sahipleri,
    - çalışmayan ve haksız sosyal yardımlarla vergilerimizle geçinen asalaklar,

    türkiye cumhuriyeti bugün çalışan ve dürüst vatandaşını cezalandıran bir aygıta dönüştü. sadece birkaç örnek;
    - iş değiştirenin ek gelir vergisi ödemesi,
    - ötv zamları,
    - gelir vergisi dilimlerinin enflasyon oranı kadar artırılmaması,
    - değerli konut vergisi (5m tl değerinde bir evi olana vergi var, 4m tl değerinde 100 evi olana vergi yok)

    diğer tarafta çalışan vatandaşlarından aldıklarını ise tembel ve suç işleyen vatandaşlarını ödüllendirmek ve oylarını almak için kullandı. nasıl mı yaptı?
    - imar affı
    - vergi borçlarının silinmesi / yapılandırılması
    - yurtdışından getirilen kaçak araçlar için ötv affı
    liste uzar gider.

    bu ekonomik durum ve hayat koşullarında maalesef biz ücretli, çalışan, işinde gücünde vatandaşlar olarak zorla sağılan bir inek konumundayız; diğer tarafta iktidar bu sütü alıp yandaşlarına dağıtırken, bir yandan da bizi şeytanlaştırmaya devam ediyor.

    bu şeytanlaştırmanın sonucu olarak ortalama, sokaktaki bir akp seçmenine sorduğunuzda; doktor, avukat ve mühendis gibi kalifiye emekçileri elit görürken; müteahhitleri ve ihaleyle iş yapan patronlarını kendinden biri olarak görecektir.

    günün sonunda gittikçe yoksullaşan ve eğitim seviyesi düşen kalabalık bir kesim var. bu kesim aralarından çıkan bir kaç rantçı / ihaleci zenginle beraber alım gücü her geçen gün düşen seküler ve eğitimli orta sınıfa düşmanlık yapıyorlar; fakat diğer tarafta bu sistemi kuran ve bundan en fazla nemalanan siyasetçi ve işadamlarının en büyük koruyucuları durumundalar.

    tersine çevirmesi çok zor bir çöküş yaşıyoruz.

    edit: bir kaç ekleme/çıkarma/düzeltme.
4638 entry daha
hesabın var mı? giriş yap