• immediate music veya x-ray dog gibi film müzikleri kulaklıklardan beyne akarken oluşabilecek tripsel bakışlar, ağır çekim hareketler gibi olayları kapsayan yaşam biçimi.

    olay tek kişiliktir. kişi okul koridorlarında kendini matrixte 100 ajanın arasında yürüyor sanabilir, veya görevimiz tehlike modunda kafede hesabını ödeyebilir gibi... örnekleri çoktur davranışların. yönetmensiz çekilen sahneleri izleyenin olmayacak olması sanatsal bir kaybı ifade eder. oynandı bitti.
  • aslında herkesin içinde olduğun durumdur hepimizin hayatları bazen dramdır bazen komedi bazen o kadar güzeldir ki fantastikdir kimleri için aksiyondur aslında herkes film gibi yaşıyodur kapanış sahnelerinde mantık aynı olsada farklı sonlarla bitsede
  • benimki dram filmi.
  • şizofrenik korku-komedi tanında yaşıyorsanız enteresan bir deneyim olan eylem.
  • benim filmin senaristi, yönetmeni kimse ona laflar hazırladım. bu kadar malzemeyi harcamaları için olsa olsa recep ivedik ekibi olması gerekiyor.

    ki bu da yanlış oldu. recep ivedik ekibiyle bu ülkede benim de star olmam gerekirdi adamlarin gişesine bakınca ama o kadar beceriksizler iste.
  • yakın arkadaşlarım hayatımın romantik komedi/dram tadında geçtiğinde hemfikirler.

    kötü haber, romantik komedileri hiç sevmem
  • yıllardır yaşıyorum bu film hayatını. insanı digiti platform yapıyor resmen.
  • arife günüydü kabristana babamın toprağına gittim
    özlemiştim çokça toprağını suladım kokladım babam artık toprak kokusuydu öyle hasreti çekilen öyle huzur verendi...
    ben ağlayamam bilirim kendimi dakikalarca çöktüm mezar taşına sarılıp ağladım...
    artık gitme zamanı gelmişti bayram geliyordu toparlanmam lazımdı...
    çıktım yola caddeye kadar yürüdüm yaşadıklarım aklımda babamın hasreti içimde...
    tam caddeden karşıya geçecektim bir sese irkildim -hop hop napıyosun ezileceksin dedi
    +oradan da araba geliyor evet dedim teşekkürler
    - :)
    yine atıldım caddeye "dur" dedi aynı ses
    -hemen gelmez o otobüs bekle beraber geçeriz durağa
    +çabuk gelmez değil mi dedim
    - :)
    karşıya geçerken hızlıca bir araba daha geldi koluna girdim adamın birden bire korkuyla karışık
    karşıya attık kendimizi
    -farkında mısın iki kez hayatını kurtardım dedi
    +evet fransız filmi gibi benim de size kahve ısmarlamam gerekecek sanırım dedim
    -olur nerede içiyoruz dedi
    kahvemizi içtik tatlı sohbet sigara derken yemek yedik bütün istanbul'u dolaştık gecenin yarısına kadar
    sonra sahile indik
    adam cebinden bir kutu çıkardı hikayesi olan ve sahibini arayan bir kolyenin kutusuydu kolyenin hikayesi vardı ve sana takmak istiyorum dedi şaşırdım bu kadarı ancak bir film senaryosunda olurdu kayanın üzerine uzandık yıldızları seyrediyorduk üzerimizden bir kuş geçti (bkz: belki üstümüzden bir kuş geçer)
    dün akşam yine aynı yerde hikayeyi ; hikayesi olan bir kadına ayten ablaya anlattık :)
    hikâyenin nasıl biteceğini merak etmiyorum
    titanic'in rose dewitt bukateri gibi 90 yaşında elleri buruşmuş gözünün feri gitmiş bir kadın olsam da hatırlayacağım sahip çıkacağım gerçek bir hikayem var artık ve hikayenin adı okyanusun incisi...

    görsel
hesabın var mı? giriş yap