• 1979'daki ilk basımında kullanılan kapak şudur.

    benim 2001 yılında okuduğum türkçe baskısında ise şu kapak vardı. ve kesinlikle romanın yarattığı hissiyata daha çok uymaktadır. türkler orjinalinden iyi kapak yapmış burada.

    bir de ben bu romanın filmi olduğunu bilmiyordum. şimdi "filmi de olsa ne iyi olurdu aslında" diyecekken bunu farkettim. 1987'de yapmışlar. hatta ben bu girdiyi yazdığım sırada yenisini de çekiyorlarmış. bu kez başrolde heather graham, helen burstyn, kiernan shipka gibi isimler var.
  • psikolojiyi gerçekten bozan bir film. şu son yapımdan bahsediyorum. heather graham'in oynadığı. yer yer kopukluklar var, kitapları okumadım, sanırım ondan kaynaklanıyor.

    "anne kadar kafana taş düşsün" diyerek bitirdim filmi.
  • bir hikayenin kotu oyunculuklarla nasil harcanabilecegini seyretmek istiyorsaniz 20. dakika kadar seyredebilirsiniz. anne tam bir felaket! oyunculukla bagintisini kim kurmus almis oynatmis onu cidden bulmak lazim. hayatimda ilk defa bir filmi 20. dakikasinda biraktim ve hic uzulmedim biraktigim icin. rezillik bu ya. boyle zorlama oyunculuk olmaz olsun.

    edit: bahsettigim versiyon 2014 versiyonudur.
  • 2014 versiyonu 80'lerde çekilmiş gibi..kötü gerçekten kötü..sahneler arasındaki ani geçişler kurgu sekmesi gibi duruyor ve deli ediyor insanı..v.c andrews'in çatı serisinin tamamını bayıla bayıla okumuş biri olarak filmden nefret ettim resmen..
  • 87 yapımı olan filmi serinin ilk kitabını konu alsa da sonu baya farklı bitiyor.

    ----spoiler-----

    kitabın sonunda anne ölmezken,filmin sonunda anne ölüyor.zannerdersem filmi bitirirken nihai bir sonuca ulaştırmak,seriye bağlamamak,kitabı okumamış seyirciye uygun davranmak amacıyla böyle bir yol izlemişler.

    yine filmin sonunda büyükanneleri,anneleri ölünce çocukları salmış veya gitmelerini engellememiş gibi duruyor.halbuki kitapta kimseye görünmeden kaçıyorlardı.

    kitabı tabi filme göre hikayeyi daha ayrıntılı ve uzun anlatıyor.bunun yanında filmde ensest yakınlaşmalar gösterilmemiş.

    kitabın devamında ise çatıdan kaçtıktan sonra olaylar acayip bir hal alır.cathy ünlü balerin olur,chris doktor.cathy'nin balerinlik hayatı sırasında zengin bir adamla evlenip çocuğu olur, arkasından chris'e geri döner onunla evlenir.daha sonra sakatlanıp balerinlik hayatı biter.bu yüzden bale öğretmeni olur.küçük kardeşleri de intihar ediyor vs.

    chris-cathy yeniden birlikte olmaya başladıklarında artık yaşlanmış orospu anneleri de kimsesi olmadığından onlara yakın bir yere taşınır.kendini bunlara kabul ettirmeye çalışır ama bunlar istemezler. sonrada anaları yangında ölüyordu sanırım.

    kitaplarını okuyalı baya oluyor da yanılmıyorsam son kitabında cathy'nin o zengin adamdan olan oğlunun hikayesine geçmişlerdi.işte bu eski olaylarla bağlantılı olan tipleri batıran,mallarını ellerinden alan hırslı bir tipti.oralarda bırakmıştım zaten iyice baydı diye.

    87 yapımı filmin puanları düşük olarak gösteriliyor ama bence o kadar kötü değil.müziği bile yeter denilen filmler kategorisine girebilir.tabi daha iyisi de olabilirmiş ama kötü demek biraz haksızlık,orta düzey.

    devam filmlerinin de çekilmemesi mantıklı.hani pek elle tutulur bir senaryo olmamakla beraber çekilmeye çalışılsa gudik bir yalan rüzgarı ile 80'lerin meşhur ensest porno serisi taboo karışımı birşey çıkardı ortaya.bir ihtimal olaylar biraz değişitirilip ve zenginleştirilip dizisi çekilebilir.

    ayrıca 87 yapımının en iyi yanı kitapta tasvir edilen tiplerin filmde tam düşündüğüm gibi benzerlerinin oynaması.özellikle analarının zehirleyip öldürdüğü corrie cidden çok tatlı çocuktu.

    filmin en bomba oyuncusu şüphesiz büyükanne rolündeki cucook's nest filminden tanıdığımız şerefsiz hemşire.bu filmde de ordaki şanını kullanarak rolü almış ve benzer rolünü devam ettiriyor.

    -----spoiler-----
  • ilkokul, evet ilkokul yıllarımızı yemiş olan manyak seri. 8. sınıfta 4 arkadaş, aynı 4 kitabı sırayla, dehşet içinde okuduk. tabii ki kitapları aklımıza ben sokmuştum ama aynı dönemde, aralarından birinin hayranlığı yüzünden, yine ortaklaşa okuduğumuz twilight serisinden iyidir diye düşünüyorum. en azından bir hikaye anlatıyor.
  • 25 sene sonra bitirdiğim kitaptır. taşınma hazırlıklarında buldum ve bir an çocukluğuma o yıllarıma döndüm, o zamanlar nereden nasıl eline geçti neden bu kitabı okuma hatasına kapıldım hatırlamıyorum ama ayraç vardı yarısına kadar okumuşum o yıllarda, dedim bitireyim. tabi ciddi bir işkenceydi. ilginçtir ama konuyu hatırlıyorum. ölünün arkasından konuşmuş gibi olacak ama demesem yanlış olur. salak sapık kişisel fantezilerini kitabına yansıtmış, bunun dışında uzatmak için gereksiz trilyon ayrıntıya girmiş, dönüp dönüp iki ergen kardeşin ensest ilişkisi üzerinde sapık hayallerini yazmış. sonuç çok sinir bozucu bir kitap. sırf 25 senelik geçmişin hatırına kusa kusa bitirdim kitabı.
    (bkz: v.c. andrews) (bkz: çatı)
  • insanı ruh hastası yapacak kadar etkili çekilmiş bir film. 1987 yapımı olanının izleyeli yıllar geçmesine rağmen o boğucu ve rahatsız sahneleri çıkmıyor aklımdan. suratlardaki ifadeler, akmayan konuşmalar, yıkıcı ve yıpratıcı ilişkiler insanı gerçekten farklı bir dünyaya bırakıyor. yapılmıyor artık böyle işler. filmin biraz ötesi bu.
  • dizilerini hangi sırada izlemek iyi olur, bilgisi olan yeşillendirirse sevinirim.

    - flowers in the attic- origin
    - flowers in the attic
    - petals on the wind
  • kitap serisinden habersiz olarak ilk kez 1987 tarihli filmine denk gelip izledim.
    filmi ensest ilişkiyi göstermeden senaryoya dökmüşler. ama izlerken bu abla kardeş ilişkisinde bir tuhaflık var diye düşünmeden geçemiyorsunuz. zaten her sahnesinde gerim gerim gerildiğiniz bu yüz dakika bile sürmeyen filmi ben tüm düşük puanlarına rağmen başarılı buldum açıkçası.

    bir de 2014te yeniden çekilmiş.
hesabın var mı? giriş yap