geceye bir şiir bırak
-
sana,
belki uğrarsın diye açılmış çaresiz bir gönül kafesi,
bir yangının külünü yeniden yakacak hevesi,
başka birine, 'sensiz yaşayamam' demek için benden aldığın nefesi
bırakıyorum.
(bkz: celil nalçakan) -
şiirsiz tek bir gece bile geçirmek istemeyenler için muhteşem bir kaynak olan başlık.
açık çay içerdi hep..
demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş,
öyle derdi. -
bir sembolist şiir örneği bırakayım.
ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
sular mı yandı? neden tunca benziyor mermer?
bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
ahmet haşim -
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
*
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sessizce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kadar gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! eksilmesin
bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim,geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
''duyamadım'',derdim,''tekrar et!''
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin,çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor,tırmalarım
diyorum
kahrol.kahrol!
diyorum
geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden,kusacak gibi oldum
''olur öyle'' dedi palyaço,
''herkes alçaktır biraz''
''otur ulan!'' dedim,bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz
''rakı doldur!'' dedim, ''eksilmesin!''
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim
örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
''ben sevmezdim'' dedim, ''yalan''
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi,ben yazdım
yazmasam,alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki,palyaço
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerin dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller,o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz
haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur,yine eksildik biraz
anonim -
besbelli ölümüm sabahleyindir
ilk ışık korkuyla girerken camdan
uzan baş ucumdaki perdeyi indir
gün olduğu gibi kalsın akşamdan
sonra koş terlikle haber vermeye
kiracım bu sabah can verdi diye
üç beş kişi duysun ve belediye
beni kaldırmaya gelsin odamdan
tecer -
ey kör
bu yer bu gök bu yıldızlar
boştur boş,
bırak o nu bunu da
gönlünü hoş tut hoş.
şu her gün devrilip yeniden kurulan dünyada
bir nefestir alacağın,
o da boştur boş. -
uykumuzun bir ucunda bombalar
bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar
ingiliz usulü piyade tüfekleriyle
insanca yaşamanın onuru arasında
milletcek bir gidip bir geliyoruz...
cemal süreya * -
hala korkular, renkler ardında mısın?
çirkinle güzel seçmek kaydında mısın?
oldun diyelim zemzem, ya da ab-ı hayat
birgün öleceksin yar, farkında mısın?
ömer hayyam -
...
bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
uzun bir hastalık gibi
aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
bitti.
bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
ihmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
belki bir yağmur yağar akşama doğru
yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
aşk da bitti diyordu ya bir şair
aşk bitti işte tam da öyle -
bu gelen savaş ilk değil.
çok savaş oldu bundan önce.
bittiği gün en son savaş
bir yanda yenilenler vardı gene,
bir yanda yenenler vardı.
yenilenlerin yanında
kırılıyordu halk açlıktan.
yenenlerin yanında
halk açlıktan kırılıyordu.
bertolt brecht
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap