• 1887— 1986 yılları arasında yaşamıs amerikalı kadın ressam. cicek, hayvan kemikleri , deniz kabukları resimleriyle tanınır ama yinede koca koca glayörleri...
    everest yayınlarından laurie lisle tarafından yazılmıs bir ressamın portresi adı ile otobiografisi yayınlanmıstır.
  • sabahtan beri sanatının 'art without subject matter' olduğunu kanıtlama sevdasıyla ikibin kelime yazmaya çabaladığım leziz hanım, artist. çiçeklerinin yanı sıra kanımca new york tualleri de beyne kazımaya değerdir, gökdelenleri ile çiçeklerinin resimlerindeki benzerlikler de insanı onun resimlerinde konunun çok da önemli olmadığı düşüncesine iten verilerden biridir zaten.
  • kadın vücuduna ifade katan abstract bir dil bulmuştur sanki; biraz kişisel hissiyatlarla, biraz da goddess cultlara olan inancıyla kadın vücudunu doğa manzarasıyla* özdeşleştirip, patriyarkinin bunları nasıl kullandığını resimlerinde ifade eden kadın ressam. ikinci dalga feminizmin* şiddetle karşı çıktığı, kadını doğayla, erkeği de kültürle özdeşleştiren ekofeminizm resimlerde rahatlıkla görülebilir. ayrıca fotoğrafçılığı bir sanat dalı olarak kabul ettiren alfred stieglitz'le olan beraberliği esnasında çocuk sahibi olmayı çok istemiş ve fakat stieglitz'in tersi görüşü yüzünden bu isteğine bir türlü kavuşamamıştır. söylenti ise odur ki, o'keeffe işte tam da bu yüzden kayıp olarak tanımladığı dişiliğini kadın vücudu ve özellikle de pelvis resimleriyle ifade etmeye çalışmıştır.
  • en guzel ellerin kadini...

    meshur ve kendisinden yasca hayli buyuk sevgilisi steiglitz nice resimlerini cekmistir, siyah beyaz bir guzelligi vardir biteviye.

    newyork'tan nefret etmis, arizona'ya asik olmus, isigin guzelligini gorebilmis ve herkese gosterebilmistir. kanimca new york new york olali cizilmis en guzel resmi bu kadinin tuvallerinde vucut bulmustur.

    o kadar yalin cizgilerle bu kadar duygusal yogunlukta resim hayal edebilmek her babayigidin harci degildir. okuz kafatasini da, izbe bir kulubeyi de aniden kalp atisinizin hizini arttiracak bir guzellikte resmedebilmistir.
  • "i hate flowers. i paint them because they're cheaper than models and they don't move." lafını etmiş, iyi de etmiş sanatçı.
  • 6.1 milyon dolar ile resmi en pahalıya satılan kadın ressamlardandır.
  • biyografisini konu alan ve 2009 yılında çekimleri tamamlanan tv filminin yönetmeni bob balaban, başrol oyuncuları ise jeremy irons, joan allen ve tyne daly'dir.
  • breaking bad dizisinde bahsi geçmiş olan ressam. jesse'nin aşık olduğu kız bir o'keeffe hayranıdır. sezon 3 bölüm 11'in başlangıcında çifti bir o'keeffe sergisinde görürüz.
  • sanatçının konu ve üslupsal geçişleri yaşamıyla yakından ilişkilidir. kocası galerici ve fotoğrafçı alfred stieglitz ile tanıştıktan sonra sık sık gittiği george gölü onun sanatında önemlidir. sanatçı için bu gol, romantik çağrışımlar yapar.

    burada sebze yetiştirip, çiçeklerle ilgilenen ve doğayı gözlemleyen sanatçı resimlerinde de çiçekler ve sebzelerden oluşan natürmortlara ve göl manzaralarına yer verir.
    pflaumen (erikler) adlı ölüdoğa, ilk kez süjeyi büyütme hilesine başvurarak geleneksel natürmorttan ayrılması itibariyle yenidir.
    sanatçı, soyut ile somut arasında bir senteze ulaşır.
    resmi boydan boya dolduran çiçek resimleri daha sonraki yıllarda seksüel çağrışımlar ile feminist çalışmalarda da yerini alacaktır.
    coğu zaman sadece bir ya da iki çiçek, tuvali tümüyle kaplar.
    çok yakın planda gösterilen çiçek yapraklarının dış kenarlarıyla sapları genellikle kesilmiştir. sıkça resimlediği kala zambağı ise sanatçının neredeyse amblemi olmuştur.

    http://www.google.com/….0...0.0...1ac.1.wqhjfglgotm
  • yaşamak istediği hayatı yaşamıştır. ne istiyorsa onu yapacak cesareti ve yeteneği vardı. sırf bu nedenle kendisine imreniyorum. pek azımız bunu başarabiliyoruz. pek azımız meydan okuyacak kadar dik kafalı olabiliyoruz. ne yazık ki çoğumuzun hayata karşı boynu eğri. çoğumuz günü kurtarıyor ve sıradan başarılar için ömrünü harcıyor... işte o yüzden o'keefe sadece amerikan modernizminin öncüsü/ kurucusu değil. bize cesaret ve "özgüvenin, yeteneklerinin farkında olmanın ve bunları kullanabilmenin ne olduğunu gösteren bir kılavuz.

    bedeninin her detayını fotoğraflayan ve bunları resimlerindeki çiçeklerle örtüştüren; bu nedenle büyütülmüş çiçeklerin soyut vajina gibi algılanmasına sebep olan, sonra da onu genç bir kadınla aldatan galerici sevgilisinden uzaklaşmak için arizona çölüne kaçması bir yandan çok kadınsı ama sanatı için de en hayırlısı olmuş. kendini esas o çölde bulmuş. yalnız, kaya gibi soğuk mesafeli, ama gökyüzü gibi sonsuz.
hesabın var mı? giriş yap