17 entry daha
  • orjinalin de orjinali bir hikayeye sahip film. geoengineering teknoloji sistemi kullanılarak dünya iklimi koruma altına alınıyor, sonra cihaz bozuluyor, ama o da ne! asıl amaç hedef şaşırtıp başkana suikast düzenlemek.

    senaryoyu yazan dallamanın kafası güzelmiş, başka açıklaması olamaz.

    izleme editi: evet beklediğim gibi çıktı, aptalın da aptalı.
    not: başkanınızı sikeyim
  • küresel ısınma temalı bir film daha. aslında bu tip filmler insanoğlunun küresel ısınmadan bir şekilde yırtacağını pompalayıp durmaktan başka bir şeye yaramıyor. sonunda üst aklın devreye gireceği ve bizi kurtaracağı fikrini aşılayıp, sera gazı antlaşmalarının iptaline kadar giden süreci adeta meşrulaştırıyor. yani tıpkı donald trump gibi " daha çok fabrika, daha çok para, daha az çevre" diyenlerin ekmeğine yağ sürüyor. izleyici de "tamam işte kurtarıcılarımız hazır bekliyor, iş son raddeye geldiğinde neo gelecek ve bizi kurtaracak" duygusuyla salondan ayrılıyor. bu tatmin duygusu da bizlerin yani sıradan insanların küresel ısınmayla mücadelesine ket vurup, hükümetlere yapılması gereken baskıların oldukça cılız kalmasına yol açıyor.

    bu tip filmler küresel ısınma nedeniyle şu anda içinde yaşadığımız bunalımlara asla odaklanmaz. sadece hortumlar, kasırgalar, ani su baskınları gibi tabiat ananın sadece iceberg'in görünen yüzünden aldığı intikamı anlatır durur. doğal afetlerle binalar yıkılır, ürünler zarar görür, kıtlık başlar ve insanlar ölür. bu tarz filmlerde hep bu tema işlenir.

    halbuki küresel ısınma şu anda insanların tamamen içine girmiş durumda. yani tıpkı uzaydan gelen bir yaratığın damarlarımızda yaşaması gibi bir süreçten geçiyoruz. bütün psikolojimiz küresel ısınmanın etkisi altında. etle tırnak gibi ayrılamaz bir noktaya çoktan geldik. yani felaket belki hiçbir zaman göklerden gelmeyecek. belki de bir öfke nöbeti şeklinde içimizden fışkıracak.

    yapılan birçok araştırma küresel ısınmayla öfke ve şiddet arasında kuvvetli bir bağ olduğunu gösteriyor. küresel iklim değişikliğinin etkisini iyice arttırmasıyla beraber tecavüz, gasp, cinayet gibi bireysel suçlarda dikkate değer oranda artışlar söz konusu. bunun da en büyük nedeni mevsimlerde meydana gelen kaymalar ve yaz mevsiminin iyice uzaması. çünkü sıcak havayla beraber insanlar kendini daha fazla sokağa atıyor ve daha fazla insanla karşılaşıyorlar. sıcak havanın vermiş olduğu asabiyetle beraber sokakta kalınan sürenin artması otomatikman bireysel suçlarda kayda değer bir artış görülmesine yol açıyor. örneğin sırbistan'da oldukça soğuk geçen 2012 yılından sonra sıcaklıkların tekrar mevsim normallerine ve hatta üzerine çıkmasıyla beraber bireysel suçlarda yüzde 40 oranında artışlar gözlendi. harvard üniversitesi'nde 2009 yılında yapılan bir araştırmaya göre; 2010 yılından başlayarak 2100 yılına kadar sadece amerika'da küresel ısınma nedeniyle ekstradan 25 bin cinayet, 200 bin tecavüz, 3.5 milyon saldırı ve 4.5 milyon hırsızlık vakası görülecek. tabi amerika dışında işler daha da karışacak. daha sıcak olan bölgelere, mesela afrika'ya doğru gidildikçe şiddetin boyutları da değişecek. şiddet kitleselleşecek ve iç savaş-savaş boyutlarına çıkacak. zaten yapılan araştırmalar da bugün küresel iklim değişikliği olmasaydı afrika'da görülen çatışmaların yüzde 10 oranında daha az cereyan edeceğini ortaya koymakta. yani 2100 yılını beklememize gerek yok. süreç çoktan başlamış durumda. ve yine yapılan araştırmalar gösteriyor ki; küresel ısınma bu şekliyle devam ederse ekvatoral bölgelerde yaşanacak savaşlarda önümüzdeki 50 yıl içersinde yüzde 20 oranında bir artış söz konusu olacak. tabi bunlar en iyimser rakamlar. yani sıcaklık artış hızının aynı kalacağı düşünülerek ortaya koyulan rakamlar. ıpcc de bu araştırmaları doğrular nitelikte raporlar yayınlamaya devam ediyor. ayrıca artan sıcaklıkla beraber bakteri hareketliliğinin üst seviyelere çıkacağı ve bunlara çare bulunamayacağı da başka bir mesele olarak ortada duruyor.

    işin bir de bireysel travma boyutu var. mesela hindistan'da her yıl 10 binden fazla çiftçi kuraklık nedeniyle bunalıma giriyor ve bu bunalımı atlatamayarak intihar ediyor. geriye yıkık dökük aileler, psikolojisi bozulan çocuklar ve nesiller boyu devam edecek trajediler kalıyor. hatta hindistan'da bu çocuklar için özel rehabilitasyon merkezleri bile kurulmuş durumda. çünkü bütün sosyolojilerini etkileyen bir olay bu.

    yani iş sanıldığı gibi kasırgalardan, hortumlardan ibaret değil. mesele gerard butler uzaya çıksın bizi kurtarsın meselesi de değil. şu anda yaşanan gerçek trajediler var. ve bu tarz filmler küresel ısınmayı karikatürleştirerek gerçekte yaşananları gözden uzaklaştırıyor. geostorm filmin de görevi bu. harika görsel efekt'ler kullanarak ''cambaza bak'' yapmak. ve bu misyonu da oldukça başarılı bir şekilde yerine getiriyor. başkandı, kodlardı falan derken insanları küresel ısınmanın şu anda önemsiz olduğuna, gelecekte başımıza gelecek şeylerin de postmodern mesihler tarafından bertaraf edileceğine gayet rahat bir şekilde inandırabiliyor. aslında bizim fazla düşünmemize gerek olmadığını, nasıl olsa biz sıradan insanlar için zamanı geldiğinde düşünecek birileri çıkacağı fikrini hipnotize edici görüntülerle beynimize kazıyabiliyor. ve bir sonraki felaket filmine kadar hollywood'un yeni misyoneri oluyor.
84 entry daha
hesabın var mı? giriş yap