• film bitiminde agzimi iki elimle kapatmak suretiyle yaklasik iki dakika kadar kalakaldigimi soyleyebilirim. kolay kolay kendime gelemedim, dagildim. ben bu kadar guzel yaziya ve video lettera dokulen bir ask gormedim kardesim. benim su ana kadar tanik oldugum hic bir ask ayca ve hama ali'nin askinin yanindan gecemez. kirli, sacma, onursuz iliskilere inat muthis bir aska tanik oldum huseyin karabey sayesinde. bu adam ne cekse izlerim ben.

    su anda bana "ask nedir?" diye sorsalar cok net bir sekilde sunlari derim:

    --------------spoiler--------------

    1. bir adama "my mountain man" demektir. bu devirde kaldi mi "dag" gibi sirtini yaslayip, kendini guvende hissedecegin erkek sanmiyorum ayrica. o yuzden bu lafa bittim. sevdigine "my mountain man" diyen hatun varsa kiymetini bilsin derim.

    2. bir adama "you are the last letter of gabriel garcia marquez" demektir. benim kitaplarini bir cirpida yalayip yuttugum marquez'in son mektubu olmak demek ulasilmaz bir mertebedir. bunu da diyeniniz varsa onunde diz cokeyim.

    3. on dakikalik yurume ya da araba yolu icin kicini kaldiramayan, rahatini bozmaktan aciz erkeklere inat poşusunu baglayip olumu goze alarak karli daglarla orulu sinirlari asmaya calismak demek ve bu ugurda olume yurumek demektir.

    -------------- spoiler---------------

    ask yasadigini sanan herkesin once bu filmi izlemesi gerekir.

    muzikler ayri guzel. film finali benim en sevdigim sarkilardan "dersim" (hilmi yarayici sarkisi)in enstrumantal versiyonu ile yapilmis.

    ayca'nin ingilizce aksanina da ayri hasta oldum. cok seker bir aksani var.

    bir kac kere daha izlemem lazim. doyamadim.
  • aşkın iki kişilik değil, ölüm gibi tek kişilik olduğunu en doğal haliyle anlatan güzel film.
  • hüseyin karabey’in de dediği gibi her şeyiyle tersine bir filmdir. ferhat değil şirin dağları aşar, yolculuk doğudan batıya değil batıdan doğuyadır ve film her zamanki gibi güzel kızlarla kaslı erkeklerin eften püften ilişkilerini değil sıradan insanların sınır tanımayan aşklarını konu alır. başrolü oynayan ayça damgacı’nın başından geçen gerçek bir hikayeye dayanır. daha önce pek az filmde şahit olduğumuz, şiddetinden ayça’ya kilometrelerce yol aldıran bu aşk; kültür bakanlığı tarafından sakıncalı bulunup isviçre’deki bir festivalin programından çıkartılmıştır. acaba türk kadının kürt bir adama olan aşkı yerine kürt kadının bir türk erkeğine duyduğu aşk anlatılsa idi film yine sakıncalı olur muydu? en nihayetinde hepimiz çok iyi biliriz ki erkek kadına sahip olurken; kadın erkeğe ancak teslim olabilir. film buram buram dram kokar, anlatılan hayatlar acıklı, savaş zor, yollar yorucudur ama “gitmek benim marlon ve brandom” deyince beni en çok üzen bu acabadır.
  • kötü film.
  • izlemek için geç kalmış olduğum bir film, daha yeni izleyebildim.
    ama; 'enfes' bir film!
  • gerçek aşkın din, dil, ırk, dağ, taş ve yollara yenik düşmeyeceğini ama anlamsız savaşlara ne kadar kolayca kurban gideceğini gösteren, finaliyle bu ülkede, güneyde ve doğudaki komşularda çok yaşandığına inandığım gerçekleri içeren film.

    özellikle; aşkları için misal 5-10 km'lik yol için kıçını kıpırdatmayan, iki güzel kelime ile kendilerini affettirmeyi düşünmeyen, biraz yağmurlu ya da soğuk havada dışarı bile çıkmak istemeyen, yani aşk için / ilişkilerini beslemek için hiç bir çaba göstermeyen ama lafa gelince mangalda kül bırakmayan erkekler hep izlese keşke.. ve aşkı için ölüme yürümeyi göze alan erkeklerden ders alsa.. azıcık..

    cengiz bozkurt adını görünce özellikle izlemek istedim.. rolü sandığımdan azmış ama yine şaşırtmadı şahane oyunuyla..
  • asktan bahseden film. ayca ile ask arasina giren sinirlar degil yogunluk kitligi. bu filmde ask asla yok.
  • --- spoiler ---

    bazen gitmenin de yetmediğini anlatan filmdir, hoş buna cesaret etmek bile yürek işidir... ayça damgacı'ya hayran olunası , sınırları parçalayan kalbini okşayasım geldi.
  • "kim uçurdu acaba kafamı? ben kafam olmadan da yaşarım. çünkü, elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için. ve bir de el bombası gibi fırlatıp, tüm sınırları havaya uçuracak bir kalbim."

    cümlesini yanınıza alabileceğiniz film.
  • filmin sonunda ayça'nın iran'ın bir köyünde bakkalda oturup hamali'yi beklerken gözlerinin dolduğu sahne zannımca filmin en etkili sahnesidir. o an o çaresizliği ben şahsen içimde hissettim. bu da onu benim için başarılı kılar. izlemeyenler varsa tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap